علموا أبناءكم:
أن الرجال لا يبكون على هزيمة في ملعب كرة؛ إنما يبكون على مقدسات ضاعت وشريعة عطلت ومحارم انتهكت ومسلمين شُرِّدوا .. وعلى مستقبل أمة كانت في يوم
تقود الأمم فأصبحت تساق كالقطيع من الغنم

Çocuklarınıza Öğretin;

Erkekler bir futbol maçının yenilgisi için ağlamazlar; ağlayacakları şey kaybolan mukaddesat, kaldırılan şeriat, ihlal edilen haramlar, yerinden edilmiş Müslümanlar, bir zamanlar milletlere liderlik ederken güdülen koyun sürüsüne dönüşen bir ümmetin geleceği olmalıdır.

اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَٓا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَٓا اَذًۙى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Onlar ki mallarını Allah yolunda infak ederler, (infak ettikten) sonra infaklarını başa kakmaz ve kimseye eziyet vermezler. Onların Rableri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
(2/Bakara, 262)
İnfaklar bekleniyor?

"KADIN'IN KOCASINA İTAAT BABI"

1. Yatağını terk etmemesi
2. Eşine eziyet etmemesi
3. Onun için süslenmeye önem vermesi
4. Daima güler yüzlü ve tatlı dilli olması
5. Ona hizmet etmesi (ev işlerini görmesi)
6. Eşini razı/memnun etmek için büyük çaba göstermesi
7. Ve Allah’ın dâva’sında ona daima yardımcı olmasıdır. (Vs.)

Bunlara açıklamadan önce itaatın önemi, itaatsizliğin cezası ve hangi konularda eşe itaat edilmesi gerektiği hususuna değinelim.

Kocaya itaat etmek kimi kadın için çok zor, kimisi içinde kolaydır. Aslına bakıldığında kocaya itaatın zorluğu veya kolaylığı kadının sahip olduğu mefhumlara bağlıdır. Eğer kadın (batı fikirleri ile yetişip) islamı bu şekilde yaşayacağını zanneden biriyse
itaat konusu ona adeta işkence haline gelir. Aksine kadın itaatin farziyeti ve önemi hususunda doğru mefhumlara sahipse bu görev ona zor gelmez. Çünkü bu mefhumlara sahip olan kadın eşine itaat ettiği zaman karşılığında alacağı mükâfaatı bilir, bu vesileyle eşine itaatte kusur etmez.

Bilindiği üzere erkeğin cihada çıkması farzdır ve erkekler cihatta öldükleri zaman şehit düşerler. Lakin kadının cihada çıkması farz değildir. Kadın cihada çıkmadan da erkeklerin şehitlik sevabına denk olacak bir görevleri vardırki oda eşine itaat etmesidir.
Evet! Kadının kocasına itaati erkeğin şehitlik sevabına denktir. Bunu şu hadisle delillendirelim:

Sahabi kadınlardan biri Allah Rasulünun yanına gelerek: “Ey Allah’ın Rasulü cihad ibadetini Allah swt, erkeklere farz kıldı. Cihada çıkıp öldürüldüklerinde, Rabbleri katında diri olarak rızklandırılıyorlar (Şehit oluyorlar). Peki ya biz kadınlar bu ecre nasıl nail olacağız?”
Allah’ın Rasulü kadına şöyle yanıt verdi: “Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna (erkeklerin cihad sevabına) denktir. Ne yazıkki sizden çok azı bunu yapar”

Görüldügü üzere kadının erine itaat etmesi şehitlik sevabına denktir. Yalnız Rasulullah’ında buyurduğu üzere hakkıyla eşine itaat eden kadınların sayısı pek azdır. İslam Devletinin olmayışı ve müslüman kadının ne yazıkki batının kültürüyle eğitilmesi bunun için yeterli sebebtir. Müslüman kadının akidesini bulandırmak için kafirler ellerinden geleni yaptılar ve yapıyorlar!
Ne yazıkki bu konuda başarılı oldular. (Allah azze ve cellee hidayetleri yoksa lanet etsin)
Tarihte eşine kusursuz itaat eden müslüman kadın, bugün malesef eşine karşı âsi olup ‘kadın-erkek eşitliği’ denilen sapık fikre saplanmıştır. Bu fikrin nerden geldiğini, niçin ortaya çıktığını araştırmadan benimsediler.
‘kocam yapıyorsa bende yaparım’, ‘çalışıyorsa bende çalışırım’, ‘yemek pişiriyorsam, oda yapmalı’ gibi fikirlere sahip oldular. Oysaki kadın ve erkeğin yaratılış gereği eşit olmaları imkansızdır. Erkek kadından daha kuvvetli, cesaretli ve güçlüdür bu yüzden evinin dışında olan işler ona farzdır. Kadın erkekten daha zayıf, duygusal ve korunmaya ihtiyaç olandır bu yüzdende evin iç işlerinden sorumludur! Madem eşitlikten söz edilir o halde bir tehlike karşısında neden erkek kadını degilde, kadın erkeği korumaz?
Siz bir tehlike karşısında kaldıgınızda hiç kocanızın arkanıza saklandığını gördünüz mü?
Veya neden kadın dışarda çalışmasından ötürü bulanımlara girerde
erkek 12 saat çalışsa dahi artık çalışmıyacam evde oturacam demez(!)? Bırakalımda erkek görevini
kadında iş işlerini yapsın. Şu batılılaşmış aklımızın şerrinden Allah'a sığınıp afiyet isteyelim.

İtaatin önemine devam edelim:
Ali (r.a) da şöyle buyurmaktadır: “Kadının cihadı, eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirmesidir.”

DİKKAT !!!

HER SEYDEN DÜNYA VE İÇİNDEKİLERDEN DAHA ÖNEMLİ BİR KONU !!!

HATTA NAMAZDAN, ORUCTAN, ZEKATTAN, HACDAN, KURBANDAN, İNFAKDAN, CİHADDAN BÜTÜN İBADETLERDEN DAHA ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU !!

KUR'AN'I KERİMDE 8 AYETTE İSİM OLARAK, 50 YE YAKIN AYETTE MANA OLARAK AÇIKLANAN TAGUTLARI BİLMEYEN,

GÜNDÜZLERİNİ GECELERİNİ İBADET İTAAT ZİKİR SALİH AMELLERLE GEÇİREN ALLAH VE MUHAMMED (SALLALLAHU ALEYHİ VESSELLEM)'E İMAN EDİP MÜSLÜMAN OLDUGUNU İDDİA EDEN, AMA TAĞUTLARI REDDETMEDEN KİMSENİN MÜSLÜMAN OLAMAYAVAĞINI BİLMEYEN İNSANLAR,

EĞER YAŞIYOR BU YAZIYI GÖRÜYORSANIZ MÜSLÜMAN OLMAK İÇİN HALA FIRSATINIZ VAR...!!!...

BİSMİLAH

(TAĞUTLARI BİLMEYEN, REDDEDİLMESİ İMANIN ŞARTI OLDUĞU İÇİN, REDDETMEDİĞİNDEN DOLAYI İMANINDA ŞİRK, KÜFÜR OLAN İNSANLAR, MÜSLÜMAN OLMAK İÇİN HALA FIRSATINIZ VAR, ALLAHIN AZABINDAN KURTULUP, RAHMETİNE KAVUŞMAK İSTİYORSANIZ, SABIRLA OKUYUN İNŞAALLAH...)

TAĞUTLARI, TAĞUTLARI SEVENLERİNİ, DESTEKLEYENLERİNİ REDDETMEDEN, İNKAR ETMEDEN HİÇ BİR KİMSE MÜSLÜMAN OLAMAZ, İNSANLARIN ÇOĞUNUN BEŞ VAKİT NAMAZ KILDIĞI, ORUÇ TUTTUĞU, HAC ETTİĞİ, ZEKAT VERDİĞİ, KURBAN KESTİĞİ, GECE İBADETLERİ YAPTIĞI, İNFAK ETTİĞİ, FARZ NAFİLE İBADETLERİ YERİNE GETİRDİĞİ, SALİH AMEL İŞLEDİĞİ, SARIK TAKIP CÜBBE GİYDİĞİ, SAKAL BIRAKTIĞI, ÇARŞAF GİYDİĞİ HALDE, KUR'AN'I KERİMDE GEÇEN 8 TAĞUT AYETİNDEN HABERSİZ OLDUĞU, BÖYLECE TAĞUTLARI BİLMEDİĞİNDEN ŞİRKİN KÜFRÜN BATAKLIĞINDA CAHİLİYYE HAYATI YAŞADIĞI BİR ZAMANDA YAŞAMAKTAYIZ,

bu yazının muhatabı olmayabilirsin, lakin paylaşarak insanları şirkin, küfrün, bataklığından, vahyin aydınlığına ulaşmasına, hidayetine vesile olabiirsin.

bu yazımızda alemlerin rabbi tarafından indirilen, okuduğumuz lakin içeriğinden habersiz olduğumuz Kur'an-ı Kerim' deki, insanlarınçoğunun bilmediği,araştırmadığı, anlatılmadığı tağut kavramından bahsedeceğiz.burada bir başlangıç yapacağız inşaallah...buradaki yazılar yeterli olmayacaktır, onun için tağut hakkındaki ayetlerin tefsirlerinden, hadislerden, selefi salihin imamlarından daha çok ayrıntılı araştırarak faydalanmanız, ahiret kurtuluşu için bütün herşeyden daha önemli, daha önceliklidir.

ÖNEMLİ: ŞİMDİYE KADAR SİZLERE TAĞUTLARI ANLATMAYAN DEVLETİN DİN KURUMU DİYANET, İLAHİYATCILAR, HOCALAR, CEMAATLER, DİN ADAMI SIFATINDAKİ HERKES BU SAATTEN SONRA TAĞUTLARI YİNE ANLATMAYACAKLAR, ANLATSALAR BİLE EKSİK, YALAN ANLATACAKLARDIR, ÇÜNKÜ BUNLAR DÜNYALIK MENFAAT GEREĞİ, KORKTUKLARINDAN, KÜFRE HİZMET ETTİKLERİNDEN HAKKI, HAKİKATİ GİZLEMEKTEDİRLER, ONUN İÇİN TAĞUTLARI SAHİH KAYNAKLARDAN AYETLERİN TEFSİRİNDEN, HADİSLERDEN, SELEFİ SALİHİN İMAMLARINDAN ÖĞRENİN İNŞAALLAH.

TAĞUTLARI REDDETMEK TEVHİDİN GEREĞİDİR, TAĞUTLARI REDDETMEYEN MÜSLÜMAN OLAMAZ.

müslüman olmanın ilk şartı ALLAH'a iman etmek, ALLAH'a iman etmenin ön koşulu ise tağutları reddetmektir, tağutları reddetmeyen yemeden, içmeden, uyumadan ömür boyu hiç durmadan ibadet etse de, imanın şartını yerine getirmediği için bu ibadetleri kabul görmeyecektir.

ALLAH Kur'an-ı Kerim' de kendisine iman etmeden önce tağutları reddetmemizi, bütün peygamberlerin kavimlerine gönderilme sebebinin insanları tağutlardan sakındırmak olduğunu, tağutlardan sakınmayanların dünyada hüsrana uğrayıp, ahirette ateşe gireceğini açıklamıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’de tâğut kelimesinin geçtiği sekiz âyet-i kerîme bulunmaktadır. Bu âyetler nüzûl sıraları itibariyle şöyledir: Zumer Sûresi’nin 17. âyeti, Nahl Sûresi’nin 36. âyeti, Bakara Sûre si’nin 256. ve 257. âyetleri, Nisâ Sûresi’nin 51. , 60. ve 76. âyetleri, Mâide Sûresi’nin 60. âyet-i kerîmesidir.

Mushaf sırasına göre ise bu âyet-i kerîmeler: Bakara Sûresi’nin 256. ve 257. âyetleri, Nisâ Sû-resi’nin 51.- 60. ve 76. âyetleri, Mâide Sûresi’nin 60. âyeti, Nahl Sûresi’nin 36. âyeti ve

Vakit istiğfar Vakti ??
‏

أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ ، أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ ، أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ ، أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ ، أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ ، أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

اللَّهُمَّ ثَبِّتْنِي بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ

"Allahım! Beni, hem dünya, hem de âhiret hayatında sâbit söz (lâ ilâhe illallah) ile sâbit kıl."

اللَّهُمَ حَبَّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَزَيِّنْهُ فِي قُلُوبِنَا، وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ، وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ

"Allahım! Bize îmânı sevdir ve kalplerimizde onu güzelleştir. Küfrü, fâsıklığı ve isyanı bize çirkin göster. Bizi, (bu sıfatlara sahip) hak yolda yürüyenlerden kıl."

اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ خَطِيئَتِي، وَجَهْلِي، وَإِسْرَافِي فِي أَمْرِي، وَ مَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي. اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي هَزْلِي وجِدِّي، وخَطَئِي وَعَمْدِي، وَكُلُّ ذَلِكَ عِنْدِي

"Allahım! Günahımı, bilgisizliğimi, haddi aştığım ve benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı bağışla. Allahım! Şakamı, ciddimi, bilmeyerek veya bilerek işlediğim günahlarımı bağışla. Bunların hepsi de bende mevcuttur."

اَللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا، وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ، فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ، وَارْحَمْنِي، إِنَّك أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

"Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ise ancak sen bağışlarsın. Katından bir mağfiretle beni bağışla ve bana merhamet eyle. Şüphesiz ki sen, çok bağışlayan ve çok merhamet edensin."

اَللَّهُمَّ مُصَرِّفَ القُلُوبِ صَرِّفْ قَلْبِي عَلَى طَاعَتِكَ

"Ey kalpleri (küfürden îmâna, îmândan küfre dilediği gibi) çeviren Allahım! Kalbimi, sana itaate çevir."

يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِي عَلَى دِينِكَ

"Ey kalpleri (dilediği gibi) değiştiren (Allahım)! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl."

اَللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ، ابْنُ عَبْدِكَ، ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتيِ بِيَدِكَ، مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ، عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ، سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ، أَوْ أَنْزَلْتَهُ فيِ كِتَابِكَ، أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَداً مِنْ خَلْقِكَ، أَوْ إِسْتَأْثَرْتَ بِهِ فيِ عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ، أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبيِ، وَنُورَصَدْرِي، وَجَلاَءَ حُزْنيِ، وَذَهَابَ هَمِّي

"Allahım! Ben senin kulunum. Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum. Benim kontrolüm senin elindedir. Benim hakkımda senin hükmün geçerlidir. Senin, benim hakkımdaki takdirin adâlettir. Sen, kendini isimlendirdiğin, Kitabında indirdiğin, kullarından birisine öğrettiğin veya katındaki gayb ilminde kendine has kıldığın sana âit her isimle; Kur’ân’ı, kalbimin baharı, göğsümün nûru, hüznümün ortadan kalkması ve kederimin gitmesi (için vesile) kıl(manı dilerim)."

لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ الْعَظِيمُ الْحَلِيمُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّاللهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، لاَإِلَهَ إِلاَّاللهُ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَرَبُّ الأَرْضِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ

"Azîm ve Halîm olan Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Yüce Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Göklerin, yerin ve yüce Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur."

❝
Kalpte bir dağınıklık vardır ki, onu ancak Allah' a yönelmek düzene koyar. Kalpte bir yalnızlık vardır, onu ancak Allah'a yakınlık giderir. Kalpte bir hüzün vardır, onu ancak Allah'ı tanımakla ve ona bağlılıkla gelen sevinç giderir. Kalpte bir endişe vardır, onu ancak onunla bir araya gelmek ve ona kaçmak teskin eder. Kalpte bir keder ateşi vardır, onu ancak onun emrine, nehyine ve kazasına rıza ve ona kavuşana dek bunlar için sabrı kucaklamak söndürür. Kalpte bir yoksunluk vardır, onu ancak, onun sevgisi, ona yöneliş, onun zikrine devam, ona ihlasla bağlılık giderir. Dünyanın ve içindekilerin hepsi verilmiş olsa bu yoksunluğu gideremez.

Cafer bin Muhammed şöyle der: "Dört şeyle imtihan edilenin dört şeyden gaflet ettiğine hayret ederim:

Gam ve kederle karşılaşan kimsenin

‘La ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minezzâlimîn (Enbiya: 87) demeyişine hayret ederim. >

Çünkü Allah Teâlâ: "Biz de onun duasın kabul ederek kendisini sıkıntıdan kurtardık." buyuruyor.

Kötülükten korkan kimsenin de:

‘…Hasbiyellahü ve ni’mel vekîl
(Âl-i İmran: 173) dememesine hayret ederim. >

Çünkü Yüce Allah: 'Sonra da kendilerine hiçbir kötülük dokunmaksızın Allah'tan bir nimet ile döndüler (Âl-i İmran: 174) buyurur.

Yine insanların tuzaklanından korkan kimsenin: 'Ben işimi Allah'a ısmarlıyorum muhakkak ki, Allah kullarının bütün yaptıklarını görendir.’ (Mü’min:44)

dememesinden hayret ediyorum. Çünkü Allah Teâlâ: ‘Allah onların kurdukları hilelerin kötülüklerinden onu korudu.’ (Mü’min:45) buyurur.

Cenneti arzu eden kişinin: ‘MaşâAllâhu la kuvvete illâ billâh’ (Kehf: 39) dememesine hayret ediyorum.
Çünkü Allah Teâlâ: ‘Olur ki, Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir.’ (Kehf:40) buyuruyor.

Rûhu’l Beyân Tefsiri
5.cilt/(Enbiya Suresi 88.ayet-i kerime tefsirinde geçiyor.)

???? ?????????? ??????????