TASAVVUF

Sürdüler Türk'e 'tasavvuf' diye olgun şırayı;
Muttasıl şimdi hakikat kusuyor Sıdkı Dayı!
Git o Divan mı, ne karnağrısıdır, aç da onu,
Kokla bir kere, kokar mis gibi Sandıkburnu!¹

Mehmet Akif Ersoy

-------
1: Dönemin meşhur meyhanesi

Siyasetten, dinden ve insanı belli kalıplara sokan ve taraflara koyan diğer her şeyden nefret ediyorum

Enayi

Schopenhauer'dan Kadınlar Üzerine

1- "Kadınlar herhangi bir konuda dikkate değer bir yeteneğe sahip olabilirler ancak asla dahi olamazlar."

2- "Kocasının ölümünden sonra gerçek anne çoğu kez bir üvey anne haline gelmektedir."

3- "Nasıl ki dişi karınca birleşmeden sonra üreme amaçları için artık lüzumsuz, hatta tehlikeli hâle gelmiş olan kanatlarını kaybeder; bir kadın da bir veya iki çocuk doğurduktan sonra güzelliğinin büyük bölümünü kaybeder."

4- "Erkekler doğaları gereği birbirine ilgisizdir fakat kadınlar doğaları gereği birbirine düşmandır."

5- "İkiyüzlülük yahut riyakarlık kadınlarda doğuştandır ve neredeyse kurnaz kadının olduğu kadar ahmak kadınların da ayırt edici özelliğidir."

6- "Dişi karakterin en temel yanlışı, adalet duygusunun olmayışıdır."

7- "Kadınları tanırım. Evliliği tedarik kurumu olarak görürler."

8- "Kadınlar erkeklerden daha fazla şimdi ile meşguldürler. Derin ve ciddi konularda söyleyecekleri pek bir şey olmadığından gerçek bir mutsuzluk duyumsamazlar."

9- "Kanunlar kadınlara erkeklerle eşit haklar verirken onlara erkek aklı da vermeliydi."

10- "Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir."

11- "Bütün aşklar, istedikleri kadar uçları tensellikten, dünyevilikten uzak, ayakları yerden kesik görünsünler, sadece cinsel dürtüde temellenirler."

12- "Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: Hemen hemen bütün öteki kadınlar, onu sahip olduğu kadından daha fazla çekerler; erkek değişiklik özler. Kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar."

13- "Kadınların bir erkeğin aklına, kültürlülüğüne aşık olduklarını ileri sürmeleri budalaca, gülünç bir iddiadır; ya da bu yozlaşmış bir varlığın fantezisinin, hayalinin ürünüdür."

14- "Kadın veya erkek olsun herkese ara sıra onlardan bal gibi de vazgeçebileceğimizi duyumsatmak yararlıdır."

15- "Kadınlarla ilgili son sözümü henüz söylemedim! İnanıyorum ki bir kadın kitleden çekilmeyi, daha doğrusu kendini kitlenin üstünden yükseltmeyi başarırsa durmadan ve bir erkekten fazla büyür."

16- "İki ayrı cinsten insanı, bunca güçle, sadece birbirlerine yaklaştıran şey, yaşama iradesidir."

17- "Kadınları genel olarak büyüleyen şey, erkeğin kuvveti ve buna bağlı olan cesaretidir."

18- "Birbirine aşık olan kadın ve erkeğin gittikçe şiddetlenen yakınlıkları, ortaya çıkarabilecekleri ve çıkarmak istedikleri yeni bir bireyin yaşama iradesinden başka bir şey değildir."

19- "Kişisel güzellikleri, güzel ve gösterişli giysiler, incik boncuklar, tantana ve şatafat kadınların büyüklenme vesilesidir. Kadınların toplum içindeki payının bu kadar büyük olma sebebi budur. Böylesine savurgan ve ölçüsüz olma temayüllerinin arkasında da bu yatar ki muhakeme kabiliyetleri ne kadar zayıf olursa söz konusu durum o kadar fazla olur."
(Güzellik ve zekanın genellikle ters orantılı olduğuna değinilmiş, ben diyorum ki önemli olan aslında kadının güzel yahut çirkin olduğundan ziyade güzel yahut çirkin olduğunu düşünmesidir. Dolaylı yoldan bir yargıya varacak olursak genellikle güzel kadın kendini güzel, çirkin kadın kendini çirkin olarak nitelendirdiğinden burada eleştirdiğimiz yargı ancak bir genelleme olarak doğrudur fakat bizim kadının kendi zihnindeki tasarımının çok daha önemli olduğu argümanımız gibi hep doğru değildir. Her kadın hayatta izlenecek yollardan ilkin cinsellikte şansını dener. Çirkin olduğunu düşünen kadın kendine cinsellikten farklı bir yol seçecektir, entelektüel kadının doğuşu böyledir. Cinsel anlamda elverişli olduğunu düşünmeyen kadın entelektüel olur. Cinsellikten kaçmak için çeşitli disiplinlere başvurur. Böylece fazlasıyla başarılı olabilir. Güzel olmasına rağmen çirkin olduğunu düşünen kadın ise bu durumda bir mucize kadar inanılmazdır. Sürecin sonunda hem akıllı hem de çekici biri meydana gelir. Bunun aksi olan, çirkin olmasına rağmen kendini güzel sanan kadınlar ise insan türünün en beter örneklerindendir.)

https://t.me/orgkenanevren/s/2

Türk'üm Demek Türk Olmaya Yeter Mi?

Kısa yanıt:

Yetmez ve asla yetmedi de. Atatürk hakkında bilip bilmeden sallamayın yarın bir gün biz sizi sallandırırız.

Açıklamalı yanıt:

Türk Cumhuriyeti'nin Kemalist Dönemi boyunca günümüzün aksine asla para veya Müslüman olmak vatandaş olmaya yetmedi. Türk Cumhuriyeti'ni kuran halkın geçerli bir parçası olmanın birçok şartı mevcuttu. Atatürk'ün ulusal aidiyet koşulu olarak belirlediği ve çoğunun (en az 4) sağlanması gereken nitelikler kabaca:
a) Ulusal varlıkta birlik
b) Dilde birlik
c) Memlekette birlik
ç) Irk ve kökende (menşe) birlik
d) Tarihte birlik
e) Ahlakta birlik¹

Vatandaşlık genellikle sınırlar içerisinde doğum ve jus sanguinis² modeline göreydi.³ Şimdiyse teori dışı bazı uygulamalardan nedenleriyle beraber söz edelim:

1- Müslüman Olmayanların Dezavantajları
     Kemalist hükumet için gerek yakın zamanda Kurtuluş Savaşı'nda Hristiyan ve Yahudilerin devletler ve cemiyetler aracılığıyla nüfuz kazanmaya çalışması gerekse kültürcü yapıdan beslenen Kemalist şüpheci yaklaşım dolayısıyla Müslüman olmayan vatandaşlar kısmi hatta göstermelik vatandaş gibiydiler.⁴ ⁵

2- Kan Faktöründen Ötürü Alınan Tehcir vb. Önlemler
     Belediyelerde veya çeşitli idari birimlerde ne olursa olsun Türk harici etnik kökenden olan kimsenin kitleleşmemesine katı bir dikkat gösterildi. Bir araya gelmelerini engellemek amacıyla yerel bölgelerdeki diğer etnik gruplar çeşitli yöntemlerle dağıtıldı.
Daha çok bilgi için KT'nin şu paylaşımına göz atabilirsiniz:
https://t.me/kemalistarih/1974

Not: Atatürk etnikçiliği temel olarak almamış olsa da etnik faktörler elbette göz ardı edilmemiştir.

"Türk ulusunun yönetim ve savunmasında; ulusal birlik, ulusal bilinç ve ulusal kültür gözlerimizi diktiğimiz en yüksek ideallerdir."⁶
- Atatürk

Ve bu sözden yola çıkarak inatla demeye devam edeceğiz ki:
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"

--------------- Dizin -------------
1: Derya Bayır (2013). Minorities and Nationalism in Turkish Law. s. 110.
2: Siyasette kullanılıp Latince dilinde kan hakkı demek olup, kişinin ebeveynlerinin etnik kökenlerinden yola çıkarak ulus tanımı yapmak anlamına gelen uluslararası siyaset terimi.
3: "Membership is usually gained through birth within the borders of the state and also the principle of jus sanguinis."
https://en.wikipedia.org/Kemalism
4: İhsan Dağı: Why Turkey Needs a Post-Kemalist Order?
5: Ahmet İçduygu, Şule Toktaş, B. Ali Soner (1 Şubat 2008). "The politics of population in a nation-building process: emigration of non-Muslims from Turkey".
6: Atlantis Press: Clashing National Identities in Anatolia