Bu bazamizda faqat birinchi sinfga oid fayllarni topishingiz mumkin
Last updated 9 months, 3 weeks ago
وكالة تركمنلار الاخبارية
Türkmenler Haber Ajansı
Last updated 2 weeks, 3 days ago
ثم حكى في تفسير التوحيد كلاما ليس من كلام أهل الفقه والعلم ولم نجد شيئا منها في الروايات
Osman bin Said (رحمه الله) dedi ki"
"Sonra o (muarız) tevhidin tefsirine dair bir takım sözler hikaye etti, (bu söyledikleri) fıkıh ve ilim ehlinin kelamından değildir. Biz (tevhide dahil ettiği bu akliyatlarından) hiçbir şeyi rivayetlerde bulamadık"
Nakd'ud-Darimi, ale'l-Merrisi 326
لأن أكثر ما نراك تفسر التوحيد بالظن والظن يخطئ ويصيب
Osman bin Said (رحمه الله) dedi ki:
"Çünkü (ey muarız) seni tevhidin tefsirinde çoğu zaman zan ile (akli çıkarımlar yaparken) gördük. Zan ise hata da eder, isabette"
Nakd'ud-Darimi, ale'l-Merrisi syf 309
أما قولك لا يجوز لأحد أن يتأول في التوحيد غير الصواب فقد صدقت وتفسير التوحيد عند الأمة وصوابه قول لا إله إلا الله وحده لا شريك له التي قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من جاء بها مخلصا دخل الجنة و أمرت أن أقاتل الناس حتى يقولوا لا إله إلا الله من قالها فقد وحد الله
Osman bin Said (رحمه الله) dedi ki:
"Senin 'Hiç kimse için tevhid hususunda sevaba isabet etmek müstesna, te'vil caiz değildir' sözüne gelince, doğru söyledin. (Lakin şu var ki ey akılcı muarız!) Ümmetin yanında tevhidin tefsiri ve sevabı "Allah'tan başka ilah yoktur ve onun ortağı yoktur' sözüdür ki, Allah Rasulü s.a.s (bununla iligili) 'Kim onunla (la ilahe illallah ile) ihlaslı bir şekilde gelirse, cennete girer' ve 'Ben insanlarla la ilahe illallah değinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim onu söylerse, o Allah'ı tevhid etmiştir' dedi"
Nakd'ud-Darimi, ala'l-Merrisi syf 45
شكونا إلى رسول الله وهو متوسد بردة له في ظل الكعبة قلنا له ألا تستنصر لنا ألا تدعو الله لنا ؟ قال كان الرجل فيمن قبلكم يحفر له في الأرض فيجعل فيه فيجاء بالمنشار فيوضع على رأسه فيشق باثنتين وما يصده ذلك عن دينه ويمشط بأمشاط الحديد ما دون لحمه من عظم أو عصب وما يصده ذلك عن دينه والله ليتمن هذا الأمر حتى يسير الراكب من صنعاء إلى حضرموت لا يخاف إلا الله أو الذئب على غنمه ولكنكم تستعجلون
Habbab (رضي الله عنه) dedi ki:
"Allah Rasulü Ka'be'nin gölgesinde kaftanına yaslanmışken, Kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikayet ettik ve Ona 'Bizim için yardım dilemez misin ? Bizim için Allah'a dua etmez misin?' dedik. Allah Rasulü 'Sizden öncekiler içinde bir adam için yerde bir çukur kazılır ve içine gömülürdü, (sonra) bir testere getirilir, başının üzerine konulur, (başı) ikiye bölünürdü de bu (bile) onu dininden çevirmezdi. (Bir başkasının ise) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ya da siniri taranırdı da bu (bile) onu dininden çevirmezdi. Allah'a yemin ederim ki ! Bu iş (din) elbette tamamlanacaktır. Hatta bir atlı San'a'dan Hadramevt'e kadar yolculuk yapacak, Allah'tan ya da sürüsü üzerine kurttan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Velakin siz acele ediyorsunuz' dedi"
Sahih, el-Buhari 3612
Mürsel hadisler hüccet midir ?
Mürsel hadis, tabiinin sahabeyi sakıt ederek, Allah Rasulü'nden rivayette bulunmasıdır.
Mürsel rivayetler ilim ehlinin genelinden yanında sahih hadis katagorisinde değildir ve onlarla hüccet kaim olmaz.
İlim Muslim ve İmam Tirmizi ilim
ehlinin genelinin böyle söylediğini aktarmıştır.
Muslim, es-Sahih muhakkime
İlel'ut-Tirmizi 5.cilt syf 707
İbn Ebi Hatım er-Razi mürsel hadisler ile ilgili mustakim olarak yazmış olduğu Kitab'ul-Merasil'de
"Mürsel isnadlar ile hüccetin kaim olmayacağı zikri babı"
Diye bi
bab açmış, orada Yahya bin Said'den, İbn Main'den, Ahmed'den ve İbn'ul-Medini'den mürseller ile ihticac edilmiyeceğine dair onlarca örnek vermiş ve ardından şöyle demiştir ;
"Babamı ve Ebu Zur'a'yı şöyle derken işittim ; Mürseller ile ihticac edilmez. Hüccet, ancak sahih
ve muttasıl isnadlar ile kaim olur. (Sonra İbn Ebi Hatım dedi ki) Keza ben de (aynısını) söylüyorum"
el-Merasil syf 7
İlim ehli mürsel rivayetleri zayıflamakla beraber, onların sallanıp atılmayacağını, onlara i'tibar edileceğini söylemişlerdir.
İbn Ebi Hatım dedi ki:
durumundan (sahabeden aktarma ihtimalinden) ilmine i'tibar edilir"
el-Merasil syf 7
Rebi bu kavli er-Risale'de İmam Şafi'i'den nakletmiştir.
er-Risale 461
Hakeza İlim ehli her mürsel rivayeti de aynı kefeye koymamıştır.
Yunus bin Abdulala dedi ki: Muhammed bin İdris
Şafi'i bana dedi ki ; "Munkatı (mürsel hadisler) bir şey değildir, Said bin el-Museyyib'in (irsalleri) müstesna"
İbn Ebi Hatım akabinde dedi ki: "Ya'ni İbn'ul-Museyyib'in munkatı (irsalleri) dışında, kendisine i'tibar edilecek değildir"
el-Merasil syf 6
İbn Main dedi ki:
"Zuhri'nin irsalleri bir şey değildir"
İbn'ul-Medini dedi ki: "Mucahid'in irsalleri bana, Ata'nın irsallerinden daha sevimlidir"
Yahya bin Said dedi ki: İbn Uyeyne ve Sufyan bin Said'in (es-Sevri'nin) irsalleri, yel mesafesindendir. (İbn'ul-Medini dedi ki)
Yahya'ya 'Malik bin Enes'in irsalleri (nasıldır)?' dedim. Yahya 'Onun irsalleri bana sevimlidir, kavmin (hadis ehlinin) içinde, hadisi Malik'ten daha sahih olan kimse yoktur' dedi"
el-Merasil syf 3-6
Allah en doğrusunu bilendir
İmam Safi'i رحمه الله'ın Sıfatlar Hususundaki İ'tikadı
imam Şafii رحمه الله şöyle dedi: " İşiten'dir, 'O'nun iki eli de açıktır' (Maide, 64) buyruğunda geldiği üzere iki eli vardır. 'Gökler O'nun sağında dürülmüştür' (Zümer, 67) buyurduğu üzere sağ eli vardır." (Adab-uş Şafi'i ve-Manakibuhu lil İbni Ebi Hatim, 13/407)
imam Şafii رحمه الله şöyle dedi: "O'nun vechinden başka her şey yok olacaktır" (Kasas, 88) ve "Rabbinin celâl ve ikrâm sâhibi yüzü kalacaktır." (Rahman, 27) buyurduğu üzere bir vechi (yüzü) vardır. Nebi صلى الله عليه وسلم in Taki Rabb ona -yani cehenneme- ayağını koyar.' buyurduğu üzere bir ayağı vardır." (Adab-uş Şafi'i ve-Manakibuhu lil İbni Ebi Hatim 13/407)
Allah en doğrusunu bilendir
Yazıyı uzatamamak adına bu kadar nakil ile iktifa ediyorum. Bu hususta Hallal, Lalakai ve bir çok ülema bu tafsilata dair bablar açmışlardır, buna başka yerlerde değinmiştim.
Sonrakilerden bazıları şirk, küfür ve fısk kelimelerini elim lam olan ve elif lam olmayan olarak ikiye ayırmış ve elif lamlı olanı büyük küfre, elif lamsız olanı küçük küfre hamletmişlerdir. Lakin bu taksimat, bazı naslarla çekişmektedir.
ففسق عن أمر ربه
Allah (سبحانه وتعالى) dedi ki:
"O (iblis) Rabbinin emrine fasıklık etmişti"
Kehf 50
Burada fısk elif lamsız gelmişken, manası 'O Rabbinin emrine kafir olmuştu' şeklindedir.
Niketim İmam Mervezi dedi ki ;
وكان ذلك الفسق منه كفرا
"Fısk onda (bu ayette) küfürdür"
Ta'zimu Kadr'is-Salat 2.cilt syf 526
Hakeza elif lamsız fıskın küfür manasına geldiğini Secde 20 ayetinde de görüyoruz.
Bununla beraber Kur'an'da elif lam ile gelse de, küfre hamledemiyeceğimiz fıskta söz konusudur.
والذين يرمون المحصنات ثم لم يأتوا بأربعة شهداء فاجلدوهم ثمانين جلدة ولا تقبلوا لهم شهادة أبدا واولٰئك هم الفاسقون
Allah (سبحانه وتعالى) dedi ki:
"İffetli kadınlara (zina isnad) edip sonra dört sahit getiremeyenler, onlara seksen celde vurun. Artık asla onların şahitliklerini kabul etmeyin. İşte onlar, onlardır fasıklar"
Nur 4
فقالت العلماء في تفسير الفسوق ههنا هي المعاصي
Mervezi (رحمه الله) dedi ki:
"Ülema dedi ki ; Burada (Nur 4 ve benzeri ayetlerde) fısklar, ma'siyetledir"
Ta'zimu Kadr'is-Salat 2.cilt syf 526
Elim laflı olan ve olmayan taksimatı, asli bir taksimat değildir, çoğu zaman böyle gelmesi, bu taksimatı asıl kılmaz, asıl olan kullanıldığı fiilin şeriatta olan karşılığıdır.
Hekeza en başta zikrettiğim İbn Mes'ud hadisinde zulum elim lamsız gelmişken, bizzat Allah Rasulü bahsedilenin şirk olduğunu söylemistir.
İmam Mervezi bu hususta onlarca ayet ve hadisle istinbat etmiştir. Yazıyı burada sonlandıracağım, dileyen tafsilatlı olarak verdiğim kaynaklara müracaat edebilir.
Ebu Ubeyd küfrün ikiye ayrıldığına dair zikrettiğim ve zikretmediğim bir çok rivayeti zikrettikten sonra dedi ki ;
وإن الذي عندنا في هذا الباب كله أن المعاصي والذنوب لا تزيل إيمانا ولا توجب كفرا ولكنها إنما تنفي من الإيمان حقيقته وإخلاصه
"Bu babın hepsinde Bizim yanımızda olana gelince ; Ma'siyetler ve günahlar ne imanı götürür ne de küfrü gerekli kılar. Velakin (bunlar) imandan hakikatini ve ihlasını nefyeder"
Kitab'ul-İman, Kasım bin Sellam syf 70-78
İbn Batta el-İbane'de bu tarz meşhur bütün rivayetleri, şu bab başlığında nakletmiştir ;
باب ذكر الذنوب التي تصير بصاحبها إلى كفر غير خارِج عن الملة
"Sahibini milletten (dinden) çıkarmayan küfürlere götüren günahların zikri babı"
İbanet'ul-Kubra 2.cilt syf 723
أن بعض الكفر دون بعض ونص عليهما أئمة الحديث
İbn Muflih el-Hanbeli (رحمه الله) dedi ki:
"Küfrün bazısı (bir kısmı) dune kufurdur (sahibini dinden çıkaran değildir). Hadis imamları bunlara (bu taksimata) nas kılmıştır"
el-Furu 10.cilt syf 212
أنواع الفسق والشرك والكفر قالوا وكذلك الفسق فسقان فسق ينقل عن الملة وفسق لا ينقل عن الملة فيسمى الكافر فاسقا
Mervezi (رحمه الله) dedi ki:
"Fısk, şirk ve küfrün çeşitleri. Onlar (ilim ehli) dediler ki ; Hakeza (şirk ve küfür gibi) fıskta ikiye ayrılır. (Birincisi sahibini) milletten (dinden) çıkaran fısk ve (ikinci sahibini) milletten çıkarmayan fırk. (Hakeza) Kafir (de bazen) fasık diye isimlendirilir"
فكذلك الشرك شركان شرك في التوحيد ينقل عن الملة وشرك في العمل لا ينقل عن الملة
Yine (رحمه الله) dedi ki:
"Hakeza şirkte iki kısımdır. Tevhitte olan şirk (kişinin Allah'tan başka ilah edinmesi) ; (bu kısımda şirk sahibi) milletten (dinden) çıkar. İkincisi (riya, Allah'tan gayrına yemin ve muska takmak gibi) amelde olan şirktir, (sahibi) milletten çıkmaz"
Ta'zimu Kadr'is-Salat 2.cilt syf 526
Sahih, el-Buhari 30
Bu hususta yine bazı hadisler vardır.
سباب المسلم فسوق وقتاله كفر
Allah Rasulü (عليه الصلاة والسلام) dedi ki:
"Müslümana sövmek fısk ve onunla savaşmak küfürdür"
Sahih, el-Buhari 6044
Biz müslümanla kitalin küfür olmadığını, Rabbimizin şu ayetinden biliyoruz ;
وإن طائفتان من المؤمنين اقتتلوا فاصلحوا بينهما فإن بغت إحديهما على الاخرى فقاتلوا التي تبغي حتى تفيء إلى أمر الله
Allah (سبحانه وتعالى) dedi ki:
"Eğer mu'minlerden iki taife savaşırsa, onların arasını ıslah edin ! Eğer biri diğeri üzerine haddi aşarsa, artık Allah'ın emrine dönünceye kadar, haddi aşanla savaşın"
Hucurat 9
Nitekim İmam Buhari bu ayet için dedi ki ;
فسماهم المؤمنين
"O (Allah) onları (birbiriyle kital eden Müslümanları) mu'min olarak isimlendirmiştir"
Sahih, el-Buhari 31
Hakeza eğer katıl küfür olsaydı, öldürülenin velisi için diyet ve af söz konusu olmazdı, katleden için öldürülmesinden başka bir yol olmazdı. Nitekim dinini değiştiren kanının helal olduğunu Allah Rasulü söylemiştir.
Muslim, es-Sahih 1676
Hakeza ayet indiğinde sahabe zulmü küfre değil, ma'siyete hamletmiş ve 'Hangimiz nefsine zulmetmez ya'ni günah işlemez?' şeklinde anlamış, Allah Rasulü onlara bunun ma'siyet değil, küfür olduğunu söylemiştir.
Hakeza İmam Buhari sahihinde
باب كفران العشير وكفر بعد كفر
"Kocaya nankörlük ve küfrün altında küfür babı"
Diye bir bab açmış ve akabinde şu hadisle istinbat etmiştir ;
قال النبي أريت النار فإذا أكثر أهلها النساء يكفرن قيل أيكفرن بالله ؟ قال يكفرن العشير ويكفرن الإحسان لو أحسنت إلى إحداهن الدهر ثم رأت منك شيئا قالت ما رأيت منك خيرا قط
İbn Abbas (رضي الله عنهما) dedi ki:
"Nebi 'Ateş Bana gösterildi ki, onun ehlinin çoğunluğu küfreden kadınlardı' dedi. (Nebi'ye) 'Onlar Allah'a mı küfrederler?' denildi. Nebi "Onlar zevclerine ve ihsana küfrederler ; Onlardan birine bütün zaman (hayatın boyunca) ihsanda bulunsan bile, sonra senden (hoşlanmadığı) bir şey görür ve 'Ben senden hiç hayır görmedim' der" dedi"
Sahih, el-Buhari 29
Hakeza İmam Buhari sahihinde
المعاصي من أمر الجاهلية ولا يكفر صاحبها بارتكابها إلا بالشرك
"Masiyetler cahiliye işindendir, onlara bulaşan kimse şirk müstesna, tekfir edilmez"
Diye bir bab başlığı açmış ve akabinde 'Ey Ebu Zerr ! Sen kendisinde cahiliyye olan bir adamsın' sözüyle ihticac etmiştir.
Küfür, şirk ve zulüm gibi kavramlar, ikiye ayrılır mı ?
İlim ehli küfür ve şirk kavramlarının ikiye ayrılması hususunda icma etmiştir, bu hususta bir muhalif bilinmemektedir.
Bunun deliline gelecek olursak ;
لما نزلت هذه الآية الذين آمنوا ولم يلبسوا إيمانهم بظلم شق ذلك على أصحاب النبي وقالوا أينا لم يلبس إيمانه بظلم ؟ فقال رسول الله إنه ليس بذاك ألا تسمعون إلى قول لقمان يا بني لا تشرك بالله إن الشرك لظلم عظيم ؟
İbn Mes'ud (رضي الله عنه) dedi ki:
"Ne zaman ki şu 'İman eden ve imanlarına zulüm karıştırmanyanlar' (En'am 82) ayeti nazil oldu, bu durum Nebi'nin ashabının üzerine ağır geldi ve 'Hangimiz imanına zulüm karıştırmaz ki' dediler. Bunun üzerine Allah Rasulü "Muhakkak ki o, böyle değildir ! Lokman'ın 'Ey oğulcuğum ! Allah'a şirk koşma ! Muhakkak ki şirk, elbette azim bir zulümdür' (Lokman 13) kavlini işitmediniz mi?" dedi"
Sahih, el-Buhari 3429
İmam Buhari bu rivayeti sahihinde
باب ظلم دون ظلم
"Zulmün altında zulüm"
Babında zikrederek, zulmün ikiye ayrıldığını ispat etmiştir.
Sahih, el-Buhari 32
Bu bazamizda faqat birinchi sinfga oid fayllarni topishingiz mumkin
Last updated 9 months, 3 weeks ago
وكالة تركمنلار الاخبارية
Türkmenler Haber Ajansı
Last updated 2 weeks, 3 days ago