Devamı olacak

Nahl 115.Ayet: (Allah) size, sadece ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah´tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı..."

Fakat, "İnnema" kelimesi, yalnız "hasr" için kullanilmaz, tekit, sebeb, tahriz, tahkik için de kullanılır. Ama "innema" edati vurğu olarak kullanıldığı zaman, hüküm ifade etmez ve
Rad 19.Ayet: "..(Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar..." gibi tastik cümlelerinde kullanılır.)
Ayetdeki "boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar, ölmeden yetişip sizin kestikleriniz müstesna..." ifadesi kesenin dinine değil, hayvanın ölüm şekline işaret etmektedir. Yani, Allah farklı sebeplerden yaralanmış fakat hala ölmemiş bir hayvanın kesildikten sonra helal olacağını açıklamaktadır.
Malumdur ki, ehl-i sünnetin 4 mezhepi, bir takım rivayetlerle -müşrikler'in Allah’ın adına kesdiklerinin haram ollmasında İCMA etmişler.
HALBUKİ; HELAL- ALLAH'IN HELAL KILDIĞI; HARAM- DA ALLAH'IN HARAM KILDIĞIDIR. BU HÜKÜM KOYMAKTIR. ALLAHTAN BAŞKA HÜKÜM KOYANLAR İSE TAĞUTTURLAR. Yusuf 40.Ayet: "ALLAH ONLAR HAKKINDA HERHANGİ BİR DELİL İNDİRMEMİŞTİR. HÜKÜM SADECE ALLAH´A AİTTİR. "
Kehf 26.Ayet: "De ki: ... O´ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, KENDİ HÜKÜMÜNDE KİMSEYİ ORTAK ETMEZ

Sual-Allahın adı anılarak kesilse dahi gayri müslimlerin kesdikleri harammıdır?

MAİDE SÜRESİ 3-CÜ AYET

Maide 3.Ayet: Leş, kan, domuz eti, Allah´tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ÖLMEDEN YETİŞİP (SİZİN) KESTİKLERİNİZ MÜSTESNA - dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve FAL OKLARIYLA KISMET ARAMANIZ SİZE HARAM KILINDI. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm´ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."
Malumdur ki, ehl-i sünnet alimleri ve onların yolunu takip edenler, Maide süresi 3-cü ayetde geçen "sizin kestikleriniz müstesna" ifadesinden müslümanların kast edildiğini, yalnız müslümanların kestiklerinin helal olduğunu ve et konusunda illetin din olduğunu iddia etmektedirler. Hâlbuki, bunu iddia etmek ayeti tahrifdir ve ayetin demediğini ayete söyletmektir. Bilinmektedir ki, Kuran tek müslümanlara değil, müşriklere de hitap etmektedir. Ayetdeki hitapın yalnız müslümanlara ait olduğunu iddia etmek, ayetde "size şunlar haram edildi" hükmüyle haram edilenlerin yalnız müslümanları kapsadığını, bu haramların müşriklere helal olduğunu iddia etmektir. Bakara süresi 173-cü ayet bunu açıklamaktadır:

Bakara 173.Ayet: "Allah size ANCAK (İNNEMA) ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah´tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir."
Ayetdeki "innema" edatı "hasr" ifade ediyor ve "sadece, yalnız, ancak" anlamındadır. Bu kelimeyle hasr edilen bir mevzuya her hangi bir ilavenin edilmesi, arap grammatikasıyla mümkün değildir.
"İnnema" edati- cümle'nin başında gelse de; tanimlanan kelimeni sınırlandirir.

Mesela; Tevbe 28.Ayet: "Ya eyyuhellezine amenu İNNEMEL MUŞRİKUNE necesun.."
Tevbe 28.Ayet: "Ey iman edenler! o müşrikler ANCAK bir pisliktir..."

"İnnema" kelimesi, cümle'nin başında zikir edilseydi- "ancak müşrikler pisliktir" yanlış anlami çikardı ki, buda müşrikler'den başka bir pisliğin olmadığını gösterirdi.

Aynı zamanda;
Kehf 110.Ayet: "Kul innema ene beşerum mislukum..."
Kehf 110.Ayet: "De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim..."
Bu ayetde de "İnnema" kelimesi cümle'nin başında zikir edilseydi- "yalnizca ben sizin gibi beşerim" yanlış anlamı ortaya çikardı.

Bakara süresi 173-cü ve Nahl süresi 115-ci ayetler'de "İnnema" kelimesi cümle'nin başında zikir edilseydi; "sadece size haram kılındı" gibi yanlış anlam ortaya çikmiş olurdu. Bu ifade de, bu haramların yalnız müslümanlara haram edildiğini, müşriklere helal olduğunu gibi bir batılı iddia etmek olurdu.

Müşriğin kesdiği haramdır inancından tövbe ettik.
Bizleri hidayete erdiren Rabbimize sonsuz hamd olsun

Ət kəsimində illət bəsmələdir ,din deyil
Yaxında bu haqda paylaşım edəcəyik

كَذٰلِكَ اَرْسَلْنَاكَ ف۪ٓي اُمَّةٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهَٓا اُمَمٌ لِتَتْلُوَ۬ا عَلَيْهِمُ الَّذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ وَهُمْ يَكْفُرُونَ بِالرَّحْمٰنِۜ قُلْ هُوَ رَبّ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ مَتَابِ

Sana vahyettiğimizi onlara okuyasın diye, seni kendilerinden önce nice ümmetin gelip geçtiği bir toplum içinde (risaletle) görevlendirdik. Onlarsa Er-Rahmân’ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Yalnızca O’na tevekkül ettim ve dönüşüm/tevbem de O’nadır.”
(13/Ra'd Suresi, 30)

*,Allah azze ve celle hikmeti ve ilmi ile büyük islam risaletini kendi kitabında ve Rasulünün yolunda(sünnetinde) toplamıştır.Bundan başka ne varsa,başka bir şeydir,asla Allahın dininden değildir.İnsanlar onda ittifak etmişler,bazıları ihtilaf etmişler,bu katiyyen önemli değil. Allah azze ve celle dinimizi kemale erdirmiş
bize olan nimetini tamamalamıştır.Ve bizim için din olarak islamdan razı olmuştur.Bütün bunlar ResulAllahﷺ ölümünden bir yıl önce olmuştur.

Bu gün kafirler sizi dininizden döndermekten ellerini üzdüler.Öyleyse onlardan korkmayın,yalnız benden korkun. Bu gün sizin için dininizi kemale erdirdim,üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için islam'dan razı oldum
(El Maide 3)

Müsliman (Allah azze ve celle tarafından olan) risaletin Muhammed sallalahu aleyhi ve selleme nazil edlip kemale erdiğini bildikten sonra kendi işini başkasına hevale edip ondan reyini sorub fetva istermi?
Eğerbu ayet yahudilere nazil olsaydı,onlarda onun nazil olduğu günü bilselerdi o günü bayram ederlerdi.

Tarık bin şihabın Ömer bin hattabdan söylediğine göre,yahudilerden bir şahıs ona gelerek şöyle söyledi; Ey mü'minlerin emiri sizin kitabınızda öyle bir ayet vardır ki,eğer o ayet biz yahudi topluluğuna inseydi o ,günü bizler bayram ederdik.Ömer hangi ayeti diyorsun sorunca , Yəhudi şu ayeti okudu.

Bu gün sizin için dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimeti'mi tamamladım,ve sizin için din olarak islamı beğenib seçtim.
Ömer de radiyallahu anh şöyle dedi: Bizler o günü de,ResulAllah sallallahu aleyhi ve selleme hangi yerde nazil olduğunu da çok güzel biliyoruz.Bu Nebi Sallalahu aleyhi ve sellem bir cuma günü arafatda iken baş vermiştir.

Bu ayet yahudilere inse bayram ederlerdi.Fakat bu ayet bizlere nazil olmuştur.Nazil olduğu günü de saatide biliyoruz.Tüm bunlara rağmen şöyle diyoruz;

Eğer hükmü Allahın kitabında bulmazsan RasulAllahın sünnetinde ara,Eğer sünnetde de bulmazsan icmaya baş vur,icmada bulmazsan kiyasa baş vur,kiyasda bulmazsan,selefin fehminde ara,ordada bulmazsan meslehati murseleya( şeriatın hakkında konusmadığı faydalı şey) baş vur.Eğer meslehati mürselada bulmazsan Maliki mezhebine göre medine ehlinin ameline yüz tut.Orada da bulmazsan,istihsana( bir şeyi iyi görmek) baş vur.İstihsanda bulmazsan ictihad et .

Bumudur Allah sübhanehu təalanın kemale erdirdiği din? Yoksa başka bir şeydir?

Tüm bu noksanları ile birlikde icmanın, selefin fehminin,meslehati mürselanın,kiyasın içtihadın, ve .s .Tamamlanmasına ihtiyaç olan bu din,Allah azze ve celle'nin tamamlayıb kemale erdirdiği dinle aynımı?*

*Sən dinini Allahın kitabında və Rəsulunun sünnətində axtar, əgər dinində axtardığın şey Allahın kitabında və Rəsulunun sünnətində olmasa, o zaman bil ki bu, dünya işlərindən bir işdir, Allah səni o barədə mükəlləf etməmişdir. Alim və Xabirin kamala yetirib tamamladığı bir işdə əsla nə bir nöqsan, nə də bir ziyadə ola bilməz.
Allah Öz qullarına belə deməyi əmr edir:

-{أَفَغَيْرَ اللَّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنْزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلًا ۚ وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ ۖ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ}.
(سورة الأنعام-١١٤).

-{Kitabı sizə müfəssəl olaraq nazil edən məhz O olduğu halda, Allahdan başqa hakimmi istəyəcəyəm? Özlərinə kitab verdiklərimiz (çox yaxşı) bilirlər ki, o (Quran) sənə Rəbbindən haqq ilə nazil olmuşdur, (odur ki,) əsla şübhə edənlərdən olma!}
(Ən'am, 114).

Bu ona görədir ki, artıq bu iş bitmişdir:

-{وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلًا ۚ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ ۚ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ}.
(سورة الأنعام-١١٥).

-{Sənin Rəbbinin kəlimələri sidq (verdiyi xəbərlərin gerçək, haqq olub, əsla yalan olmaması) və ədl (bütün hökmlərinin mütləq şəkildə ədalətli olması) yönündən tamamlanmışdır, Onun kəlimələrini dəyişdirəcək (bir şey, bir kimsə) yoxdur. O, Səmi'dir (hər şeyi haqqı ilə Eşidəndir), Alimdir (hər şeyi haqqı ilə Biləndir)}.
(Ən'am, 115).*