?DERS?☝?Ashâb-ı☝?Tawhîd☝?

Description
We recommend to visit

Solcu Gazete Telegram kanalı.

Reklam ve iletişim için: @iletisimads

Last updated 1 week ago

Gündemi tek mesajla takip etmek için bildirimleri açabilirsiniz.

İletişim: @bptdestek

Last updated 2 months ago

Telegram sayfamda, Instagramda paylaşamadığım, +18 paylaşımlar yapıyorum🌹

Last updated 1 week, 5 days ago

1 month, 3 weeks ago

Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu işittim; “Bu ummette duada haddi aşanlar olacaktır.”

?sahihtir. Ebu Davud (96,1480); Deylemi (3440); Ahmed (1/172); İbni Hibban (15/166); Hakim(1/267); Beyhaki (1/196); Abd Bin Humeyd Musned (1/180); Huseyni El Beyan Vet Tarif( 2/181); Tuhfetul Ahvezi (1/157); Neylul Evtar (1/215); Tayalisi (1/28); Feyzul Kadir (4775); İbni Mace (3864); Kenz (3295) benzerini; Cem’ul Fevaid’de (9252) Rudani nakleder?**

Berâ b. Âzib (r.anh)’den rivâyete göre, Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurdu:
Yatacağında namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ tarafına uzanıbşöyle de;
Allah’ım irademi sana teslim ettim yönümü sana çevirdim senden korkup seni isteyerek işlerimi sana bıraktım sırtımı sana dayadım senden kaçıp kurtulmak ancak sana dönmekle mümkündür. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere iman ettim.” bunları söylediğin gece ölürsen fıtrat üzere tertemiz ölürsün, sabaha çıkarsan hayır kazanmış olarak sabahlamış olursun";
Berâ diyor ki:
Ben "gönderdiğin Rasûle" dedim…
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) göğsüme vurdu ve;Gönderdiğin peygambere” de buyurdu.

?Buhâri, Daavât 7, 9; Tevhid 34; Muslim(2710); Tirmizi (3391); Ebu Dâvud (5046, 5047, 5048?**

Burada da görüldüğü üzere, aynı anlama gelen iki kelime arasında dahi bir değişiklilk yapılması caiz görülmemişken, Rasulullah (s.a.v.)’den geldiği sabit olmayan bir dua ile nasıl dua edilebilir?
Rasulullah (s.a.v.)’in sünnetinde bulunmayan dualarla dua edenlerin, Esma ul Husna’dan belirli isimleri belirli sayılarda okuyanların bulunduğu ortamdaki cinleri rahatsız ettiği, cinlerin de bu kimselere musallat olduğu söylenmektedir. Özellikle günlük virdleri çok sayıda olan sufilerde ve Cevşeni çok okuyanlarda aklî rahatsızlıklar sık görülmektedir.
Hayvani gıdalardan riyazet ederek “çile” dedikleri halvete giren ve orada zikir yaptıkları esnada şeytanların telkinine kapılarak mehdilik iddiasında bulunanlara sık rastlanılmakta, bunlardan bazılarında görülen olağanüstü işlerin kerâmet olduğu zannedilmektedir. Aslında bu islami bir usul değil, hatta sünnette yasaklanmış hususlardandır. Bunun en büyük göstergesi de aynı şekilde riyazete çekilen rahiplerin de bir takım harikuladelere (istidrac) sahib olmasıdır. İslamda gaye keramet elde etmek değil, istikameti muhafaza etmektir!

İbni Abbas (r.anhuma)’den ; Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki :
“...Benim ummetimden birtakım kimseler getirilip sol tarafa ayrılacaktır. Ben “Ey Rabbim! Bunlar benim ashabımdırlar, derim.
Cenabı ALLAH cc bana: “Bunların senden sonra neler yaptıklarını bilmezsin der.
Ben de ALLAH’ın salih kulu İsa (a.s)’ın dediği gibiAralarında bulunduğum müddetçe Onları gözetliyordum. Sen, Benim canımı alınca Onları gözetleyen Sen oldun. Her şeyin gözetleyicisi sensin. Onlar Senin kullarındır. İstersen âzab edersin, istersen bağışlarsın. Zira izzet ve hikmet sahibi Sensin (Maide:117) derim.
Cenabı Hak “Sen onlardan ayrıldığın gün, Onlar gerisin geri döndüler” buyurur.
Bir rivayette peygamber (s.a.v.)’in “Benden uzak olsunlar, benden uzak olsunlar, benden uzak olsunlar, derim” ziyadesi vardır.
?Buhari-Muslim) (Hayatus Sahabe-4?**

1 month, 3 weeks ago

İşte o zaman namazın farzlarından biri olan kalble niyet, tamamen bırakılacak, namaz dahi fesada girecektir

?İmam Rabbani- 186. mektup?**

Şunu da tekrar vurgulayalım ki, Peygamberimiz “Her bid'at dalalettir. (sapıklıktır)” şeklindeki bu genel-geçer cümlesini, onu genellik niteliğinden soyutlayarak “Her bid'at dalalet (sapıklık) değildir” şeklinde tersine döndürmek, normal bir yorumlama çabasından çok, Peygamber Efendimize karşı çıkmaktır ki, buna hiç kimsenin ne yetkisi ve nede hakkı olmamalıdır.

Huzeyfe b. el-Yamân'ın rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte:
"ALLAH bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar. "

?İbn Mace, Mukaddime, 7/49?**

Bu ikaz karşısında müslümanların dikkatli davranacakları ve bid'atın ne olduğunu araştıracakları muhakkaktır.
Abdullah b. Abbâs (r.anhuma)'dan rivâyet edilen bir hadiste şöyle buyrulur:
"ALLAH, bid'at sahibinin amelini, bid'atından vazgeçinceye kadar kabul etmez."

?İbn Mâce, Mukaddime, /50?**

Amellerinin kabul edilmeyeceğini bilen bir müslüman korkar ve neyin bid'at olup, neyin olmadığını araştırır.

Meselâ, Rasûlullah'a selam ve salât ALLAH'ın emridir. Ama Rasûlullah'ı anmak için dini törenler yapmak ve mevlid okutmak kimin emridir? Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Ama ölüler için mevlid okutub 7., 40., 52. geceleri tertib etmek İslâm'ın hangi hükmüne dayanır?

Türkiye’de tasavvufçuların (özellikle Süleymancıların) bu gecelerde okuyup basarak dağıttıkları (Mubârak gün ve gecelerde yapılan ibadetler kitabı - Fazilet , Tavaslı , pamuk vs. yayınları)duaların , namazların , ibadetlerin ise aslı yoktur. Zaten hadis diye verdiklerinin kaynakları da verememişlerdir.
Peygamber (s.a.v.) 'den rivayet edilen dualardan faziletli olmaları mümkün değildir. Çünkü O'ndan rivayet edilen duaların iki ecri vardır. Birincisi; sünnete uymaktan dolayı onu yerine getirenlerin alacakları ecir, ikincisi; duaları okurken alınacak ecir. Bizlerin daima nebevi sünnetleri ezberlemesi ve onlarla dua etmesi gerekir.
Bir insanın kalkıb da istediği an yeni yeni ibadetler icat etmesi elbette olacak şey değildir. İnsanlara ibadet koymaya ve ibadetlerinin şeklini çizmeye tek layık olan ALLAH Teala'dır.
"Yoksa, ALLAH'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara meşru kılacak ortakları mı vardır?"

?Şura: 21?

Cenab-ı ALLAH'ın (c.c.) şu buyruğunu okuyalım:

Onlar; hahamlarını, rahiblerini ALLAH’tan başka Rabb'ler edindiler. Meryem oğlu İsa’yı da (Rabb edindiler)... Oysa tek İlaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir.”

?Tevbe:31?

Bu ayetle ilgili olarak sahabilerden Adiy b. HatemPeygamberimize:
Ya Rasûlullah, Onlar (yahudi ve hristiyanlar) hahamlarına ve rahiplerine tapmış değildiler ki” deyince;
Rasûlullah'dan aynen şu cevabı aldı: “Evet, onlara tapmamışlardı, ama hahamlarla rahipler haramları helâl saydılar, Onlar da Onlara itaat ettiler. Yine Onlar helâlleri haram saydılar, Onlar da kendilerine itaat ettiler.”
Buna göre kim dinde ALLAH'ın izni ile bağdaşmayan yeni bir helâl, haram, mustehab veya farz ileri sürer de biri ona itaat ederse, bu itaat eden kimse bu ayetteki “kınama”dan payını alır.

Nafi (r.anh) anlatıyor; İbni Ömer (r.anhuma)'nın yanında birisi aksırdı ve “elhamdulillah ve's selâmu ala Rasulillah(Allah’a hamd Rasûlune selam olsun) dedi.
Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi: Ben elhamdulillah ve's selâmu ala Rasulillah mı diyorum? Rasûlullah(s.a.v.) bize böyle öğretmedi. Bize “elhamdulillahi ala kulli hal(Her zamanda ve her zeminde Allah’a hamdolsun) dememizi öğretti.”

?Tirmizi (2738); Hakim (4/265) isnadı hasendir)?**

Görüldüğü gibi bahsedilen şahıs aslında görünüşte kötü bir şey söylememiştir. Fakat sünnette öğretilen dua yerine kendi uygun bulduğu şekilde dua ettiği için, İbni Ömer (r.anh) tarafından tepkiyle karşılanmıştır.

Abdullah Bin Mugaffel (radıyallahu anh) oğlunun; “Allahım Senden cennetin sağında beyaz bir köşk istiyorum” dediğini duyunca;

1 month, 3 weeks ago

) ancak sabah olunca mescide çıktı ve cemaata şöyle buyurdu: "Sizin cemaatla teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak Ben Size, teravih namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım"

?Buharî, Teheccud, 57?**

Ebû Hurayra (r.anh)'nın naklettiği bir başka hadiste de Rasûlullah (s.a.v)'in Ramadan ayında, ashabtan bir grubu, Ubey b. Kab (r.anh)'ın arkasında cemaatle namaz kılarken gördü ve "Doğru yapıyorlar, yaptıkları şey ne güzeldir" diyerek tasvib ettikleri haber verilmiştir.

?Ebû Dâvud, İkâmetu's-Salâ, 190?**

Peygamber (s.a.v.), teravih namazını cemaatle kılmayı terketmesinin nedenini belirtmiştir. Ömer (r.anh) ise, bu gerekçenin ortadan kalktığını görünce (artık peygamber yoktu ve faraz kılınma durumu ortadan kalkmıştı) , teravih namazının tekrar cemaatle kılınmasını başlatmıştır. O halde Ömer (r.anh)'ın bu uygulaması , bizzat nebi (s)'in uygulamasına dayanmaktadır.

Ömer (r.anh)in bu uygulamasının bid'at olmadığı ortaya çıktığına göre , sözünde geçen "bid'at" kelimesi ne demektir ?

Ömer (r.anh)'in bu ifadesindeki bid'at kelimesiyle şer'i anlamı değil sözlük anlamı kastedilmiştir.

Sözlükte bid'at, geçmişte bir örneği olmaksızın yapılan şeydir. Teravihin cemaatle kılınması bir uygulama olarak Ebu bekir (r.anh)in hilafeti döneminde ve Ömer (r.anh)'in hilafetini ilk dönemlerinde mevcud değildir. Bu sebeble sözlük anlamıyla bu yenilik (bidat)sayılabilir ; zira bunun geçmiş örneği yoktur.
Aynı meseleye şer'i açıdan bakıldığında durum farklıdır, zira bu uygulama peygamber (s.a.v.) in tatbikatında mevcuddur.

Şatıbi şöyle der;
"Bu itibarla bunu bidat olarak adlandıran kişinin (ki isimlendirme konusunda bir tartışma söz konusu değildir ) bundan dolayı şer'i bid'at anlamında Ömer (r.anh)'in sözünün ifade ettiği mana ile istidlal etmesi câiz değildir. Zira bu kelimeyi asıl amacından saptırmakla olur."

?Şatıbı, el i'tisam?**

Bu konuda büyük imamların sözleri şöyledir :
İbni Teymiyye (rahimehullah) şöyle der; Ömer (r.anh)in bu güzel uygulamayı bid'at olarak adlandırması , tamamen sözlük olarak bir adlandırmadır, şer'i değildir.
Bunun sebebi bid'at kelimesinin , sözlük olarak geçmiş bir örneği olmaksızın yapılan her şeyi içermesidir. Şer'i olan bid'at ise hakkında şer'i bir delil olmaksızın yapılan uygulamadır.

İbn Kesir , bid'atlerin iki türlü olduğunu söylemiştir:

  1. Bid'at kavramı bazen şer'i anlamda kullanılır. Peygamber (s.a.v.)'in; "sonradan ortaya çıkarılan her yenilik bid'attir ve her bid'at sapıklıktır" ifadesi bunun örneğidir.

  2. Bid'at bazende sözlük anlamında kullanılır. Ömer (r.anh)ın insanları teravih için topladığı ve onların da buna devam etmesi üzerine söylediği "bu ne güzel bid'attir" sözü de bunun örneğidir.

?ibn'i Kesir tefsiri?**

İmam Ebû Hanife'ye Ömer (r.anh)'ın bu hususta yaptığı uygulama sorulunca, şöyle demiştir:
Teravih namazı hiç şubhesiz muekked bir sünnettir. Ömer, bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Muhammed (s.a.v.)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır

?et-Tahtavî, Haşiye, 334?**

İmam-ı Rabbani, Mektubat isimli eserinde:
Bid’atın hasenesi olmaz. Hepsi mezmundur.” Dedikten sonra güzel bir misal verir.
Ulemadan bazıları namazda niyet için kalben dileyerek dille söylemeyi bidatı hasene diye anlatmışlardır. Halbuki Rasulullah (s.a.v.)efendimizden, ashabı kiramdan, tabiini izamdan niyetin dille yapıldığına dair hiçbir şey anlatılmadığı gibi bu manada sahih ve zayıf bir rivayet dahi yoktur. O kadar ki, onlar ayağa kalkar kalkmaz(yani kametten sonra) ilk tekbiri almışlardır. Bu durumda niyeti dille söylemek bid'at olur. Bunun içinde bid'atı hasene demişlerdir. Ama bu manada bu fakir (İmam Rabbani) der ki: Bu bidat sünnet bir yana farzı dahi kaldırmaktadır. Şundan ki; insanların pek çoğu bu durumda niyet işinde yalnız dille olanı ile yetinecekler ve kalblerini hazır edemeyeceklerdir.

1 month, 3 weeks ago

⬇️GÜNCEL AKİDE BEYANI⬇️
Kılıç devri bitti kalemle cihad devri diyenlerden beriyiz
Hem kılıç hem de kalemle cihad pekala birlikte yapılabilir
Dileyen İslam tarihine baksın yüzlerce örnek görecektir.
Şefaatin tümü ALLAH Azze ve Celle’nin katındadır
hem şefaat eden hem de Şefaat edilen ALLAH Azze
ve Celle’nin izni olmadan şefaat hakkı kazanamazlar
Günümüzde Mücahidden şefaat istenir diyenlerin getirdiği
delillerin hepsi Tevhid inancına ters zayıf delillerdir
Et meselesinde illet besmele değil dindir müşrikler
Besmele ile kesseler dahi onların kestiği et yenmez!
Suriye’de tarafı olduğumuz tek yer müslimlerdir!
Tâğutlar ile ortak hareket eden kim varsa onlardan beriyiz!
Şeyhlerini,gavslarını,efendi babalarını ilah edinen sufilerden
Şirk ve bidat ehli hurafeci günümüz tasavvuf ehlinden beriyiz!
Sosyal medyada düğünlerde çarşıda pazarda heryerde
karısını kızını ya da evladını kocasını paylaşan
Boynuzlu Deyyuslardan ve modern fahişelerden beriyiz!
Bizler illa TEVHÎD diyen atası İBRAHİM olan Aleyhisselam
Önderi MUHAMMED olan Sallallâhu Aleyhi ve Sellem
Rehberi KUR’AN-I KERİM olan Rabbi ALLAH Azze ve Celle olan
TEVHÎD EHLİ MÜSLİMLERİZ ELHAMDULİLLAH

#akide #beyanı #tevhid #güncel #islam #ashabitawhid #sofi #sufizm #tasavvuf #şirk #tagut #demokrasi #laiklik #atatürk #erdoğan #türkiye #suriye #şeriat #tövhid #tovhid #tawheed #tauhid #muslim #fyp #viral #kesfet #keşfet #allah #allahuakbar #alhamdulillah

1 month, 4 weeks ago

SAHABENİN SÖZÜ HÜCCET MİDİR?⬇️*⬇️*⬇️* Bismillah. Başarı celle ve âla olan Allah'tandır.

Sahabenin icmasının hüccet olması, diğer icma türlerine göre daha kat'idir. Sahabeden sonrakilerin icmasının vuku bulup bulmaması ve hüccet olup olmaması bazılarınca ihtilaf halindeyken, sahabenin icmasında şia harici herkesçe hüccet olduğunda ittifak halindedirler. Bu konuda usûl kitaplarının "İcma" bölümlerine ve "Sahabe'nin Kavli" bölümlerine bakarak, daha ayrıntılı cevaplar almanızı tavsiye ederiz.

Namazın terkinin küfür olduğunu ise İbn-i Hazm nakleder ve şöyle der:
(وقد جاء عن عمر، وعبد الرحمن بن عوف، ومعاذ بن جبل، وأبي هريرة وغيرهم من الصحابة -رضي الله عنهم- أن من ترك صلاة فرض واحدة متعمداً حتى يخرج وقتها فهو كافر مرتد)
"Ömer'in Abdurrahman b. Avf'ın, Muaz b. Cebel'in, Ebu Hureyre'nin ve daha başka sahabelerin radiallahu anhum farz olan bir namazı vakti çıkıncaya kadar kasten terkeden kimse kafirdir, mürteddir dedikleri rivayet edilmiştir." (İbn-i Hazm, el-Muhalla, 279. Mesele, 2/242)*

İbn-i Hazm'ın bu icma iddiası hakkında ise senedin sıhhati hakkında bilgimiz olmadığından [ki el-Muhalla'yı tahkik eden Ahmed Şakir de böyle bir senedin varlığına hiç değinmemiştir] geçerli yahut geçersiz olduğuna hükmedemeyiz.
*Mezheplerin bu konudaki ihtilaflarına gelince; burada ise icma'nın geliş yollarıyla alakalı olarak imamlar arası usul farkı olmasından dolayı bu icma nakli alınmış yahut alınmamıştır.

Almayanlar, senedinin mechul olduğunu söylemişler ve senedinin sahih olması halinde dahi sukuti icma' ise sahabe için geçerli değildir diyerek almamışlardır. Almayanların bir başka gerekçesi ise fakih olan Abdullah'ların meseleye dair görüşlerinin bildirilmemiş olmasıdır.

Bu icmayı alanlara gelince; bunlar ise "bunun muhalifi hiçbir söz, hiçbir kimseden nakledilmemiştir. Hatta sahabenin bu konuda külliyen görüş bildirmesi gerekmez. Zekat vermeyenlerle savaşta Ebu Bekir ve Ömer ittifak etmişlerdir. Diğer sahabelerin görüşlerini ise net olarak bilmiyoruz. Ancak ikisine tabi olduklarını ve böylelikle sahabenin icmasının gerçekleştiğini biliyoruz." demişlerdir.*

2 months ago

Sınav grubu linki sadece 10 dakika süreyle paylaşılacak ve sınava 5 dakika kala linkler gruplardan ve Ders kanalından silinecek!

2 months ago

Küçük şirk meselesi, tevhid ile şirkin arasını ayırd edemeyen bir çok kimsenin ayaklarının kaydığı önemli bir bahistir ancak biz burada şimdilik konuyla alakalı bu malumatla iktifa ediyoruz ve burada yazılanların okunup geçilmemesini ve üzerinde tefekkür edilmesini tavsiye ediyoruz.

Velhamdulillahi rabbil alemin.

2 months ago

Küçük şirk işleyen kimsenin dahi mazur sayılmaması elbetteki büyük şirkte cehaletin özür olmadığına evla tarikindan delalet eder. Fakat küçük şirk işleyen kimsenin cehaletinin mazeret olmaması –büyük şirkin aksine- kişinin kafir olduğu anlamında değildir. Kişi bunu cehaletten dolayı yaptığı halde kınamadan kurtulamamıştır anlamındadır. Çünkü bu tarz ameller ancak imanı ve tevekkülü zayıf kimselerden sadır olur. Şeyh Abdurrahman bin Hasen Al’uş Şeyh aynı hadisin yorumunda şöyle demektedir: وأمور الشرك أكبره وأصغره لا تدرك بالعد، لكن الشرك الأكبر يخرج من الملة، ويحبط الأعمال; لأنه أعظم ذنب عصي الله به؛ وهو أظلم الظلم لأن الشرك أخذ حق الله، ووضعه فيمن لا يستحقه.وأما الشرك الأصغر فهو أكبر من الكبائر، ” لقول النبي صلى الله عليه وسلم لمن رأى في يده حلقة من صفر، فقال: ما هذه؟ قال: من الواهنة; قال: انزعها. فإنها لا تزيدك إلا وهنا، فإنك لو مت وهي عليك ما أفلحت أبدا “ولا يكفر الشرك أصغره وأكبره، إلا بالتوبة منه قبل الممات؛ والأصغر لا يكفره في الدار الآخرة، إلا كثرة الحسنات; لأن الأصغر لا يحبط إلا العمل الذي وقع فيه خاصة.

**“Büyüğüyle küçüğüyle şirke dair meseleler çoktur, saymakla bitmez. Velakin şurası vardır ki büyük şirk İslam dininden çıkartır ve amelleri de iptal eder. Zira o Allaha karşı işlenen günahların en büyüğüdür. O aynı zamanda zulumlerin en büyüğüdür; zira şirk Allahın hakkını ihlal etmek ve o hakkı hak etmeyen bir yere vermekdir. Küçük şirk ise büyük günahların en büyüğüdür. Bu hususta Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: O (sallallahu aleyhi ve sellem) kolunda (sarı pirinçten yapılma) halka olan bir adam gördü. «Yazıklar olsun sana, Bu nedir?» diye sordu. Adam, ”Kolumdaki ağrıdan dolayı bunu taktım.” dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem: «Onu çıkar! Çünkü bu, ağrını arttırmaktan başka bir ise yaramaz. Şayet bu üzerindeyken ölecek olsaydın, ebediyen kurtulamazdın.» buyurdu. Ölmeden önce tevbe edilmesi durumu müstesna, küçük şirk de büyük şirk de bağışlanmaz. Ahiret yurdunda küçük şirkin günahını ancak çokça yapılan iyilik kaldırabilir. Zira küçük şirkin günahı, ancak küçük şirke düşülen ameli  iptal eder.”

?Durer’us Seniyye 11 / 496?**

Muhammed bin Abdilvehhab’ın talebelerinden Abdelaziz bin Abdullah el Husayn ise şöyle demektedir:

والشرك الأصغر: ذنب تحت المشيئة، كسائر الذنوب، بل هو أكبرها، لعموم قوله: {إِنَّ اللَّهَ لا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ} [سورة النساء آية: 48] ، وحديث: ” أي الذنب أعظم ” ، ولكن لا يكفر مرتكبها ولا يخرج عن الملة الإسلامية، إذا لم يستحل فعلها.

“**Küçük şirk, diğer günahlar gibi Allah’ın dilemesine kalmış bir günahtır hatta bu günahların en büyüğüdür. “Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz” (Nisa: 48) ayeti, “En büyük günah hangisidir, seni yarattığı halde Allah’a ortak koşman…” hadisi gibi nassların umumi delaleti bunu gösterir. Fakat küçük şirki işleyen kişi tekfir edilmez ve yaptığı işi helal addetmedikçe de bu kimse İslam milletinden çıkmaz.”

?Durer’us Seniyye 2/185?**

Görüldüğü gibi alimler, şirkin bağışlanmayacağı ile alakalı nassları küçük şirk için de geçerli saymışlar ancak bunu küçük şirk sahibinin ebedi cehennemde kalacağı manasında yorumlamamışlardır. İşte küçük şirk ve gizli şirk işleyen kimse (Bu ikisi hüküm olarak aynıdır) bu surette kendisini büyük bir tehlikeye atmıştır. Hadiste geçen “ebediyen iflah olmazdın” lafzından murad Allahu a’lem budur.

Şu halde nasslarda ve alimlerin sözlerinde geçen şirk lafzını ve şirke delalet eden diğer lafızları iyi değerlendirmek ve büyük şirkin mi yoksa küçük şirkin mi kasdedildiğini fıkhetmek gerekir. Aksi takdirde çok batıl neticelere varılır. Nitekim günümüzde büyük şirkte cehaleti özür sayan bir çok kimse bu tarz hadislerde küçük şirk işleyen kimselerin tekfir edilmemesine bakarak aldanmışlardır. Bu da küçük şirk-büyük şirk ayrımını ve de genel anlamda tevhidin ve şirkin ne olduğunu bilmemekten ve bunları akide haline getirmemekten kaynaklanır.

2 months ago

Buradaki vakıa tıpkı Şeyh’in bu hadisten sonra naklettiği Huzeyfe hadisindeki gibidir:

ولابن أبي حاتم عن حذيفة “أنه رأى رجلا في يده خيط من الحمى، فقطعه وتلا قوله: وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللَّهِ إِلاَّ وَهُمْ مُشْرِكُونَ

İbn Ebi Hâtim’in rivayetine göre Huzeyfe radıyallâhu anh hummadan dolayı eline ip takmış olan bir adam gördü. İpi kopararak şu âyeti okudu: «Onların ekserisi Allah’a -başka türlü değil- ancak müşrik olarak iman ederler.» (Yusuf, 106)
Şeyh Muhammed ilgili meselelerin devamında bu hadisi şöyle açıklamıştır:
التاسعة: تلاوة حذيفة الآية دليل على أن الصحابة يستدلون بالآيات التي في الشرك الأكبر على الأصغر، كما ذكر ابن
عباس في آية البقرة.
9.   Huzeyfe radıyallâhu anh’ın âyet-i kerimeyi okumasında, ashabın büyük şirkin zikredildiği âyeti küçük şirk için delil olarak gösterdikleri görülmektedir. İbn Abbas radıyallâhu anhumâ  da Bakara Sûresi’nde geçen âyette benzer bir tutum sergilemiştir.
Görüldüğü üzere Huzeyfe (ra) koluna ip takan kişinin ameli küçük şirk olduğu halde büyük şirkle alakalı nazil olmuş olan ayeti o şahsa karşı delil getirmiştir. Çünkü sonuçta halka, ip gibi şeyleri zararı def etme amacıyla takmak da kişi bunların kudret sahibi olduğuna itikad etmese dahi şirke benzeyen ve ona yol açabilecek fiillerdir. İbn Abbas’tan naklettiği kavil ise Bakara: 21-22. Ayetler hakkında söylediği şu sözlerdir:
Allah (celle celaluhu) şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ  الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَاءَ بِنَاءً وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ فَلَا تَجْعَلُوا لِلَّهِ أَنْدَادًا وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
**“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki (O’na karşı gelmekten) sakınmış olabilesiniz.”
“O (Allah) ki; yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir bina kıldı. Gökten su indirip sizlere rızık olmak üzere ürünler meydana getirdi. (Bunları) bile bile artık Allah’a endad edinmeyin (eşler koşmayın).”

?Bakara: 2/21-22?**

Hafız İbn Kesir bu ayetin tefsirinde şunları zikretmektedir:

“İbn Ebi Hatim İbn Abbâs’dan nakleder ki, O Allah Azze ve Celle’nin «O halde bile bile Allah’a eşler koşmayınız» âyetindeki eşlerin şirk olduğunu belirtmiştir. Şirkin karanlık gecede siyah taş üzerindeki karıncanın adımından daha gizli olduğunu bildirmiştir. Bu, «Allah’a ve senin hayatına yemîn ederim ki ey falan, kendi hayatıma and içerim ki» demek gibidir. Keza şu köpek olmasaydı bize hırsız gelirdi, evde şu kaz olmasaydı hırsız içeri girerdi gibi sözler de böyledir. Keza adamın arkadaşına «Allah ve sen istersen» sözü de böyledir. Yine Allah ve falanca olmasaydı, falanca olmasaydı sen bunu yapamazdın gibi sözlerin hepsi birer şirktir. Hadîs-i Şerifte vârid olmuştur ki adamın biri Rasûlullah (s.a.)’a «Allah ve sen istersen» demiş Rasûlullah (s.a.) da sen beni Allah’a eş mi koştun buyurmuştur. Bir başka hadîste ise Rasûlullah (s.a.) : Eğer Allah isterse ve falan da isterse diyerek Allah’a eş koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz buyurmuştur.”
Görüldüğü üzere İbn Abbas (ra) Müslümanların kullandığı bazı sözleri hakikatte şirk kasdedilmese bile lafız olarak Allaha ortaklık vehmi uyandırdığı için Allaha nidd (eş) edinme statüsünde değerlendirmiştir.
Şu halde hadisteki “Ebediyyen iflah olmazdın” sözü de tıpkı seleften nakledilen bu misallerde olduğu gibi tağliz babından yani yapılan işin vehametini göstermek için söylenmiş bir sözdür (Allahu a’lem) Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) hadisteki bu ifadeden yola çıkarak “Cehaletinin mazeret olmadığı görülmektedir” demektedir. Bazı kimseler bu hadisi büyük şirkte cehaletin mazeret olmadığı hususuna delil getirirler. Ancak bu, doğru bir hükme getirilen yanlış bir delillendirmedir. Başka bazı batıl ehli ise bu tip hadisleri büyük şirkte cehaletin özür olduğuna delil getirirler. Bu ise batıl bir davaya getirilen batıl bir istidlaldir. Bilakis burada küçük şirkten bahsedilmektedir ve bu hadis küçük şirkte cehaletin mazeret olmadığına delildir.

2 months, 1 week ago

Soru: Cennette baş örtüsü olacak mıdır?

Cevap: Evet, cennette baş örtüsü vardır.

?Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şayet cennet ehli kadınlardan bir kadın dünyaya çıkmış olsaydı, muhakkak ki, yer ile gök arasını aydınlatır ve ikisi arasını güzel bir koku doldururdu. Kuşkusuz ki, o kadının baş örtüsü dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha da hayırlıdır.”

?Buhari 6467?****

We recommend to visit

Solcu Gazete Telegram kanalı.

Reklam ve iletişim için: @iletisimads

Last updated 1 week ago

Gündemi tek mesajla takip etmek için bildirimleri açabilirsiniz.

İletişim: @bptdestek

Last updated 2 months ago

Telegram sayfamda, Instagramda paylaşamadığım, +18 paylaşımlar yapıyorum🌹

Last updated 1 week, 5 days ago