📚DERS📚☝🏽Ashâb-ı☝🏽Tawhîd☝🏽

Description
Advertising
We recommend to visit

Solcu Gazete Telegram kanalı.

Reklam ve iletişim için: @iletisimads

Last updated 2 weeks ago

Gündemi tek mesajla takip etmek için bildirimleri açabilirsiniz.

İletişim: @bptdestek

Last updated 3 days, 14 hours ago

🔥Canlı ve Maç Öncesi Tahminler 🔥

⚽️ FUTBOL 🏀 BASKETBOL 🏀 NBA

🎮 FİFA-ESPORTS 📉 Excel tahminleri

Last updated 18 hours ago

1 day, 7 hours ago

Küçük şirk meselesi, tevhid ile şirkin arasını ayırd edemeyen bir çok kimsenin ayaklarının kaydığı önemli bir bahistir ancak biz burada şimdilik konuyla alakalı bu malumatla iktifa ediyoruz ve burada yazılanların okunup geçilmemesini ve üzerinde tefekkür edilmesini tavsiye ediyoruz.

Velhamdulillahi rabbil alemin.

1 day, 7 hours ago

Küçük şirk işleyen kimsenin dahi mazur sayılmaması elbetteki büyük şirkte cehaletin özür olmadığına evla tarikindan delalet eder. Fakat küçük şirk işleyen kimsenin cehaletinin mazeret olmaması –büyük şirkin aksine- kişinin kafir olduğu anlamında değildir. Kişi bunu cehaletten dolayı yaptığı halde kınamadan kurtulamamıştır anlamındadır. Çünkü bu tarz ameller ancak imanı ve tevekkülü zayıf kimselerden sadır olur. Şeyh Abdurrahman bin Hasen Al’uş Şeyh aynı hadisin yorumunda şöyle demektedir: وأمور الشرك أكبره وأصغره لا تدرك بالعد، لكن الشرك الأكبر يخرج من الملة، ويحبط الأعمال; لأنه أعظم ذنب عصي الله به؛ وهو أظلم الظلم لأن الشرك أخذ حق الله، ووضعه فيمن لا يستحقه.وأما الشرك الأصغر فهو أكبر من الكبائر، ” لقول النبي صلى الله عليه وسلم لمن رأى في يده حلقة من صفر، فقال: ما هذه؟ قال: من الواهنة; قال: انزعها. فإنها لا تزيدك إلا وهنا، فإنك لو مت وهي عليك ما أفلحت أبدا “ولا يكفر الشرك أصغره وأكبره، إلا بالتوبة منه قبل الممات؛ والأصغر لا يكفره في الدار الآخرة، إلا كثرة الحسنات; لأن الأصغر لا يحبط إلا العمل الذي وقع فيه خاصة.

**“Büyüğüyle küçüğüyle şirke dair meseleler çoktur, saymakla bitmez. Velakin şurası vardır ki büyük şirk İslam dininden çıkartır ve amelleri de iptal eder. Zira o Allaha karşı işlenen günahların en büyüğüdür. O aynı zamanda zulumlerin en büyüğüdür; zira şirk Allahın hakkını ihlal etmek ve o hakkı hak etmeyen bir yere vermekdir. Küçük şirk ise büyük günahların en büyüğüdür. Bu hususta Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: O (sallallahu aleyhi ve sellem) kolunda (sarı pirinçten yapılma) halka olan bir adam gördü. «Yazıklar olsun sana, Bu nedir?» diye sordu. Adam, ”Kolumdaki ağrıdan dolayı bunu taktım.” dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem: «Onu çıkar! Çünkü bu, ağrını arttırmaktan başka bir ise yaramaz. Şayet bu üzerindeyken ölecek olsaydın, ebediyen kurtulamazdın.» buyurdu. Ölmeden önce tevbe edilmesi durumu müstesna, küçük şirk de büyük şirk de bağışlanmaz. Ahiret yurdunda küçük şirkin günahını ancak çokça yapılan iyilik kaldırabilir. Zira küçük şirkin günahı, ancak küçük şirke düşülen ameli  iptal eder.”

📚Durer’us Seniyye 11 / 496📚**

Muhammed bin Abdilvehhab’ın talebelerinden Abdelaziz bin Abdullah el Husayn ise şöyle demektedir:

والشرك الأصغر: ذنب تحت المشيئة، كسائر الذنوب، بل هو أكبرها، لعموم قوله: {إِنَّ اللَّهَ لا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ} [سورة النساء آية: 48] ، وحديث: ” أي الذنب أعظم ” ، ولكن لا يكفر مرتكبها ولا يخرج عن الملة الإسلامية، إذا لم يستحل فعلها.

“**Küçük şirk, diğer günahlar gibi Allah’ın dilemesine kalmış bir günahtır hatta bu günahların en büyüğüdür. “Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz” (Nisa: 48) ayeti, “En büyük günah hangisidir, seni yarattığı halde Allah’a ortak koşman…” hadisi gibi nassların umumi delaleti bunu gösterir. Fakat küçük şirki işleyen kişi tekfir edilmez ve yaptığı işi helal addetmedikçe de bu kimse İslam milletinden çıkmaz.”

📚Durer’us Seniyye 2/185📚**

Görüldüğü gibi alimler, şirkin bağışlanmayacağı ile alakalı nassları küçük şirk için de geçerli saymışlar ancak bunu küçük şirk sahibinin ebedi cehennemde kalacağı manasında yorumlamamışlardır. İşte küçük şirk ve gizli şirk işleyen kimse (Bu ikisi hüküm olarak aynıdır) bu surette kendisini büyük bir tehlikeye atmıştır. Hadiste geçen “ebediyen iflah olmazdın” lafzından murad Allahu a’lem budur.

Şu halde nasslarda ve alimlerin sözlerinde geçen şirk lafzını ve şirke delalet eden diğer lafızları iyi değerlendirmek ve büyük şirkin mi yoksa küçük şirkin mi kasdedildiğini fıkhetmek gerekir. Aksi takdirde çok batıl neticelere varılır. Nitekim günümüzde büyük şirkte cehaleti özür sayan bir çok kimse bu tarz hadislerde küçük şirk işleyen kimselerin tekfir edilmemesine bakarak aldanmışlardır. Bu da küçük şirk-büyük şirk ayrımını ve de genel anlamda tevhidin ve şirkin ne olduğunu bilmemekten ve bunları akide haline getirmemekten kaynaklanır.

1 day, 7 hours ago

Buradaki vakıa tıpkı Şeyh’in bu hadisten sonra naklettiği Huzeyfe hadisindeki gibidir:

ولابن أبي حاتم عن حذيفة “أنه رأى رجلا في يده خيط من الحمى، فقطعه وتلا قوله: وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللَّهِ إِلاَّ وَهُمْ مُشْرِكُونَ

İbn Ebi Hâtim’in rivayetine göre Huzeyfe radıyallâhu anh hummadan dolayı eline ip takmış olan bir adam gördü. İpi kopararak şu âyeti okudu: «Onların ekserisi Allah’a -başka türlü değil- ancak müşrik olarak iman ederler.» (Yusuf, 106)
Şeyh Muhammed ilgili meselelerin devamında bu hadisi şöyle açıklamıştır:
التاسعة: تلاوة حذيفة الآية دليل على أن الصحابة يستدلون بالآيات التي في الشرك الأكبر على الأصغر، كما ذكر ابن
عباس في آية البقرة.
9.   Huzeyfe radıyallâhu anh’ın âyet-i kerimeyi okumasında, ashabın büyük şirkin zikredildiği âyeti küçük şirk için delil olarak gösterdikleri görülmektedir. İbn Abbas radıyallâhu anhumâ  da Bakara Sûresi’nde geçen âyette benzer bir tutum sergilemiştir.
Görüldüğü üzere Huzeyfe (ra) koluna ip takan kişinin ameli küçük şirk olduğu halde büyük şirkle alakalı nazil olmuş olan ayeti o şahsa karşı delil getirmiştir. Çünkü sonuçta halka, ip gibi şeyleri zararı def etme amacıyla takmak da kişi bunların kudret sahibi olduğuna itikad etmese dahi şirke benzeyen ve ona yol açabilecek fiillerdir. İbn Abbas’tan naklettiği kavil ise Bakara: 21-22. Ayetler hakkında söylediği şu sözlerdir:
Allah (celle celaluhu) şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ  الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَاءَ بِنَاءً وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ فَلَا تَجْعَلُوا لِلَّهِ أَنْدَادًا وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
**“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki (O’na karşı gelmekten) sakınmış olabilesiniz.”
“O (Allah) ki; yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir bina kıldı. Gökten su indirip sizlere rızık olmak üzere ürünler meydana getirdi. (Bunları) bile bile artık Allah’a endad edinmeyin (eşler koşmayın).”

📖Bakara: 2/21-22📖**

Hafız İbn Kesir bu ayetin tefsirinde şunları zikretmektedir:

“İbn Ebi Hatim İbn Abbâs’dan nakleder ki, O Allah Azze ve Celle’nin «O halde bile bile Allah’a eşler koşmayınız» âyetindeki eşlerin şirk olduğunu belirtmiştir. Şirkin karanlık gecede siyah taş üzerindeki karıncanın adımından daha gizli olduğunu bildirmiştir. Bu, «Allah’a ve senin hayatına yemîn ederim ki ey falan, kendi hayatıma and içerim ki» demek gibidir. Keza şu köpek olmasaydı bize hırsız gelirdi, evde şu kaz olmasaydı hırsız içeri girerdi gibi sözler de böyledir. Keza adamın arkadaşına «Allah ve sen istersen» sözü de böyledir. Yine Allah ve falanca olmasaydı, falanca olmasaydı sen bunu yapamazdın gibi sözlerin hepsi birer şirktir. Hadîs-i Şerifte vârid olmuştur ki adamın biri Rasûlullah (s.a.)’a «Allah ve sen istersen» demiş Rasûlullah (s.a.) da sen beni Allah’a eş mi koştun buyurmuştur. Bir başka hadîste ise Rasûlullah (s.a.) : Eğer Allah isterse ve falan da isterse diyerek Allah’a eş koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz buyurmuştur.”
Görüldüğü üzere İbn Abbas (ra) Müslümanların kullandığı bazı sözleri hakikatte şirk kasdedilmese bile lafız olarak Allaha ortaklık vehmi uyandırdığı için Allaha nidd (eş) edinme statüsünde değerlendirmiştir.
Şu halde hadisteki “Ebediyyen iflah olmazdın” sözü de tıpkı seleften nakledilen bu misallerde olduğu gibi tağliz babından yani yapılan işin vehametini göstermek için söylenmiş bir sözdür (Allahu a’lem) Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) hadisteki bu ifadeden yola çıkarak “Cehaletinin mazeret olmadığı görülmektedir” demektedir. Bazı kimseler bu hadisi büyük şirkte cehaletin mazeret olmadığı hususuna delil getirirler. Ancak bu, doğru bir hükme getirilen yanlış bir delillendirmedir. Başka bazı batıl ehli ise bu tip hadisleri büyük şirkte cehaletin özür olduğuna delil getirirler. Bu ise batıl bir davaya getirilen batıl bir istidlaldir. Bilakis burada küçük şirkten bahsedilmektedir ve bu hadis küçük şirkte cehaletin mazeret olmadığına delildir.

1 week ago

Soru: Cennette baş örtüsü olacak mıdır?

Cevap: Evet, cennette baş örtüsü vardır.

🔗Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şayet cennet ehli kadınlardan bir kadın dünyaya çıkmış olsaydı, muhakkak ki, yer ile gök arasını aydınlatır ve ikisi arasını güzel bir koku doldururdu. Kuşkusuz ki, o kadının baş örtüsü dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha da hayırlıdır.”

📚Buhari 6467📚****

1 week ago
1 week, 1 day ago

Allah teala da âhirette, yüzlerin, Rabb'lerine bakacaklarını bildirmiştir. O halde âhirette Allah teala, özel bir duyu organı yaratacak biz de onunla kendisini göreceğiz.

Taberi diyor ki: "Bize göre bu hususta doğru olan görüş, Rasulullah (s.a.v.)'den sağlam bir şekilde nakledilen haberlerin beyan ettikleri görüştür. Rasulullah, kıyamet gününde mûminlerin, Rabb'lerini ayın on dördünde onu gördükleri ve bulutsuz bir zamanda güneşi gördükleri gibi göreceklerini beyan etmiştir. Evet, mûminler Rabb'lerini görecekler, fakat kafirlerin görmelerine engel olunacaktır. Nitekim Allah teala bu hususta bir âyet-i kerimesinde: "Hayır, hayır o gün yalanlayanların önüne Rabb'lerine karşı perde çekilmiştir" (Mutafifin 15) buyurmuştur.

Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Kıyamet gününde Allah tealanın, gözle görüleceğini inkâr edenlere gelince bunlar, delil olarak şunu zikretmişlerdir:
"Gözler ancak görülebilecek kadar uzak bir mesafede olanı görebilirler. Kendilerine yapışık olanı göremezler. Bu da gözle, görülen şeyin arasında bir boşluğun ve bir mesafenin bulunmasını icab ettirir. Allah tealanın bu şekilde görüleceğini söylemekte caiz değildir. Zira, bu takdirde Allah tealaya bir sınır ve nihayet biçilmiş olur ki bu da caiz değildir. O halde Allahı gözle görmekte mümkün değildir."

Taberi, bunlara cevap olarak özetle şunu söylemekte ve demektedir ki:
"Allah tealanın herhangi bir sıfatı yaratıklarının sıfatına benzetilemez. Nasıl ki, Allah tealanın, her şeyi sevk ve idare etmesi, yaratıklarının sevk ve idare etmelerine benzemiyorsa, yaratanın görülmesi de diğer yaratıkların görülmelerine benzemez. Allahın dışındaki sevk ve idare eden yaratıklar ya sevk ve idare ettiklerinin yanında bulunurlar veya uzağında bulunurlar. Allah teala ise, sevk ve idare ettiklerinin ne yanındadır ne de onlardan belli bir mesafede uzaklıkta bulunmaktadır.
Yaratıkların görülmesi, görenden belli bir mesafede uzak olmalarını icabettirirken Allah tealanın görülmesi için böyle bir durum söz konusu değildir.
Taberi, bu meseleyi izah etmek için şunları söylemektedir: "Sizler, yaratıcınız dışında sevk ve idare etme sıfatına sahib olan bir yaratık biliyor musunuz ki, o size ne temas eder bir vaziyette bulunsun ne de uzak olsun?" Şayet onlar böyle birisini bildiklerini iddia ederlerse onu açıklamaları istenir. Buna da imkanları yoktur.
Şayet, "Böyle birisinin bulunduğunu bilmiyoruz, derlerse onlara denilir ki "Sizler, yaratıcınızı, size dokunmayan ve uzakta da bulunmayan bir zat olarak bilmiyor musunuz? Halbuki o, sevk ve idare etme ve işleri icra etme sıfatlarına sahibtir. İşte Allah tealanın görülmesi böyledir. Onun, görene temas eder halde olması veya uzakta bulunması söz konusu değildir. Çünkü o, diğer görülen şeylere benzetilemez.

Mutezile fırkası, bu âyet-i kerimeye dayanarak, Allah tealanın, dünyada görülemediği gibi âhirette de hiç görülemeyeceğini söylemiştir. Onların bu sözü yanlıştır. Gerek lugat bakımından gerekse Şer'i yönden, âyetin batıl bir te'vilidir. Allah tealanın âhirette görüleceği, sahih Hadis kitaplarında mevcut olan sağlam Nass'lar ile bildirilmiştir.

Rasulullah (s.a.v.) efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:

"Şubhesiz ki sizler, ay'ı on dördünde gördüğünüz gibi kıyamet gününde Rabb'inîzi göreceksiniz"
📚Buhari, K. el-Mevakıt, bab: İd, bab: 26, K. el-Ezan, bab: 129, K. et-Tefsir, Sure 50, bab: 2, K. er-Rikak, bab: 52, K. et-Tevhid bab: 24 ; Ebu Dâvud, İ, K. es-Sunne, bab: 19, Hadis No: 4729; Tirmizî, K. el-Cennet, bab: 16, Hadis No: 2551;
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 3/535-541
📚**

2 weeks ago

Soru: Evde köpek beslemenin herhangi bir sakıncası var mıdır?

Cevap: Evde köpek beslemek asla caiz değildir! Yani haramdır! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)evde köpek beslemeyi yasaklamıştır!

🔗Ebu Talha el-Ensarî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Melekler içinde köpek ve resim bulunan eve girmezler!”
Ravi, Zeyd bin Halid (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:

Bunun üzerine Aişe (Radiyallahu Anha)’ya geldim ve:

−Ebu Talha (Radiyallahu Anh) bana, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğunu haber veriyor:

“Melekler içinde köpek ve resimler bulunan eve girmezler!”

Sen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den bunu zikrettiğini işittin mi? diye sordum. Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

−Hayır, ben bunu işitmedim, lakin size Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yaptığını gördüğüm şeyi size haber vereceğim:

−Ben kenarı saçaklı bir yatak örtüsü almış ve bunu kapının üzerine asmıştım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)seferden geldiğinde bu perdeyi kapıda gördü. Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yüzündeki hoşnutsuzluğu hissetmiştim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) perdeyi çektip yırttı ve şöyle buyurdu:

−“Allah, bize taşlara ve çamurlara kumaş giyindirmemizi emretmedi!”

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Bu örtüyü parçaladım da ondan iki tane yastık yaptım, bu iki yastığın içine hurma yaprakları doldurdum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim bu işimi bana karşı ayıplamadı.

📚Müslim 2107/87, Ebu Davud 4153📚**

🔗Aişe (Radiyallahu Anha)** şöyle dedi:

Cebrail (Aleyhisselam) geleceği bir saat hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile vâdleşti. Nihayet vâdleşilen o saat geldi fakat Cebrail (Aleyhisselam) o satte gelmedi! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elinde bir deynek olduğu halde beklemekte idi. Deyneği elinden attı ve şöyle buyurdu:

“Allah vâdinden dönmez! Rasulleride dönmezler!”

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) arkasını döndü ve sedirinin altında bir köpek yavrusu gördü. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Ya Aişe! Bu köpek buraya ne zaman girdi?”
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

−Allah’a yemin ederim ki, bilmiyorum dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) köpeğin çıkarılmasını emretti, o da çıkardı. Akabinde Cebrail (Aleyhisselam) geldi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu:

−“Bana geleceğin saati vâat ettin bende senin için oturup bekledim, fakat sen gelmedin!”
Cebrail (Aleyhisselam) şöyle dedi:

−Benim gelmemi evinde bulunan köpek men etmiştir! Biz melekler, içinde köpek ve suret/resim bulunan eve girmeyiz!

📚Müslim 2104/81, İbni Mace 3651📚****

2 weeks ago
2 weeks ago
3 weeks ago

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Allah Teâlâ'nın işitme, görme, ilim, kudret, kuvvet, izzet, kelâm, hayat, ayak, bacak, el, beraber oluş (maiyyet) ve buna benzer gerek azîz kitabında kendisini vasfettiği, gerekse Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem- vasıtası ile belirttiği ve keyfiyetini yalnızca Allah Teâlâ'nın bildiği ve bizim bilemediğimiz bu sıfatları kabul ederler. Çünkü Allah Teâlâ, bize bu sıfatların keyfiyetini haber vermemiştir.

Bir adam İmam Mâlik'e, Allah Teâlâ'nın:

"Rahmân arşa istivâ etti.”

📖Tâhâ Sûresi, 5📖

Buyruğu hakkında: "Nasıl istiva etti" diye sorunca, ona şu cevabı vermiştir:

" İstivâ bilinmeyen bir şey değildir.Fakat nasıl olduğu (keyfiyeti) akılla bilinemez. Ona îmân etmek farz, onun hakkında soru sormak ise bid’attir.Ben, seni sapık birisi olarak görüyorum" dedikten sonra meclisinden çıkartılmasını emretmiştir.

📚İmam Beğavî "Şerhus-Sünne"de rivâyet etmiştir📚

Hicret yurdunun imamı
Malik b. Enes
Allah ona rahmet etsin şöyle der:

"Bid’atlerden sakınınız." Ona bid’atler nelerdir? diye sorulunca, o şu cevabı vermiştir:

"Bid’at ehli, Allah’ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ameli ve kudreti hakkında konuşup duran, ashâbın ve onlara güzel bir şekilde uyanların sustuğu konularda susmayan kimselerdir."

📚İmam Beğavî "Şerhus-Sünne"de rivâyet etmiştir📚

Günümüzde ise bu meseleler ulu orta tartışılır hale geldi..!

We recommend to visit

Solcu Gazete Telegram kanalı.

Reklam ve iletişim için: @iletisimads

Last updated 2 weeks ago

Gündemi tek mesajla takip etmek için bildirimleri açabilirsiniz.

İletişim: @bptdestek

Last updated 3 days, 14 hours ago

🔥Canlı ve Maç Öncesi Tahminler 🔥

⚽️ FUTBOL 🏀 BASKETBOL 🏀 NBA

🎮 FİFA-ESPORTS 📉 Excel tahminleri

Last updated 18 hours ago