Firavun dedi ki: "Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule
yap, belki yollara, göklerin yollarina erisirim de
Mûsâ' nin ilâhini görürüm. çünkü ben, onun kesin
bir yalanci olduguna inanıyorum."

Mü'min-36

Âyete göre Firavun, Mûsâ'nin hangi konuda
YALANCI olduguna inandigini söylemektedir ?

Âyete göre Firavun, Mûsâ'nin ilâhinin göklerde
oldugunu acabâ nereden çikartmaktadir ?

Âyete göre Firavun'la ayni itikâtta olanlar
kimlerdir ?
Allâh'in gökte oldugunu söyleyenler mi ?
Allâh'in gökte oldugunu YALANLAYANLAR mi ?

Emrah Orhan kurugöllü hoca’nın ses kaydın’ da bahsettiği bâzı kaynaklar;

imâm Ebû Hanife
En-Numân rahimehullah dedi ki;

"Allâh Arsinin üstündedir, Semâlarin Üstündedir,
Kimki Bundan Şüphe ederse, Kâfirdir."

EI-imâm ibn Abî El-aziz
El-Hanafi, Serh Akîde Et-Tahâviyah C/1 S/288

imâm Ebû Hanife rahimehullah Dedi ki;

« Her kim: 'Rabbim gökte mi yoksa yerde midir?

“Bilmiyorum”

derse kâfir olmuştur. Ayni şekilde : 'O,
Arşının üzerindedir, Fakat arş gökte midir, yerdemidir bilmiyorum' diyen kimse de kâfir olmuştur."
EI-Fikhu'l Ebsat

"Arsin semâda oldugunu inkar ettimi sübhesiz ki o
kâfir olur."

Bu eseri Zehebi Uluv'da zikretmisstir. "Allahu Teâlâ
göktedir, yerde degil"
EI-Esma ve's-Sifât

ibn Mes'ûd söyle demiştir ;

"Ars suyun üstünde, Allâh
da Arsin üstündedir.

Amellerinizden hiç bir şey
O'na gizli kalmaz."

[Lâlekãi, Zehebi].

imâm Müzeni dedi ki:

"Bir kimse Allâh' in kendisine ait
sifâtlaryla Arsin üzerinde
oldujunu kesin bilmeden tevhîdi
sahih olmaz."

[Zehebi]

iste Sahabenin Tevhid inanci ve
Allahin nerede oldugunu söyleyen
Ebû Bekr es-Siddik -radiyallâhu
anh'in inanci.

"Ey insanlar !
Eger ibâdet ettiginiz ilâhiniz
Muhammed sallallahu aleyhîsellem idiyse bilin ki ilâhiniz
Ölmüştür !
Eğer ibâdet ettiginiz ilâhiniz GÖKTE
olan Allâh ise bilin ki ilâhiniz ölmez."

Ebû Bekr es-Siddik -radiyallâhuanhu-
ibn Ebî Seybe-Musannef-37021

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) buyurdu ki;

"Bana îtimât etmiyor
musunuz? Ben, gökte olan
Allah'in eminiyim. Sabah
aksam bana gökyüzünün
haberleri geliyor."

[Buhârî 4351, Müslim 1064]

GAVS DİYE BİRİ VARMI?

Şeyhulİslam İbni Teymiyye (rahimehullah) dedi ki:

Kur’an ve sünnet insan hakkında Gavs ve kutubu zikretmemiştir.

Bunun hakkında sahabe ve onlara ihsan ile tabi olanlar bunu, bu manada konuşmadılar. Bilakis katiyetle Ğayyâs el muğiysin (yardım edenlerin yardımcısı) Allah’u Teala’dır

Allah’u Teala’nın şu buyruğunda buyurduğu gibi:

Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, duanızı kabul buyurdu. Enfal/9

Allah yarattıklarından ne bir Meleği nede bir nebiyi hiç kimseyi insanların kendisinden yardım dilemesi için gavs (himmet eden) kılmadı.

Bilakis Sahiheyn de Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurdu:

(O gün kimse) "Ya Rasulullah, bana yardım et diye yanıma gelmesin. Çünkü o vakit ben ona, ben senin için bir şey yapmaya malik değilim, ey amcam Abbas sana tebliğ ettim" buyurdu.

Ey Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) kızı fatıma senin için Allah katında birşey yapamam ey Allah Rasulü’nün amcası Abbas Allah katında senin için birşey yapamam. Ey Allah Rasulü’nün halası Safiyye senin için Allah katında birşey yapamam. Benden dilediğinizi isteyin

Buda Allahın şu ayetini açıklayan hadistir

“Yakın akrabanı da uyar.” Şuara/214

[Câmi’ul Mesâil ibn Teymiyye 1/85)]

• Hindular salih gördüklerini yardıma çağırır iken ya Krişna!
• Hristiyanlar başları sıkıştığında Ya İsa!
• Rafıziler/Şii'ler darda kaldıklarında veya bollukta ya Huseyin! Ya Ali! Ya Fatıma!
• Sûfiler darda kalıp başları sıkıştığında ise Ya Gavs! yada Himmet ya Gavs derler!

«O’nun berisinden bir takım velîlere tutunanlar, şöyle demektedirler: Biz onlara ancak bizi Allah’ın yakınlığına yaklaştırsınlar diye ibâdet ediyoruz… Şüphe yok ki Allah onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecek! Muhakkak ki Allah yalancı ve nankör olan kimseye yol göstericilik etmez.” [39/Zümer Sûresi: 3]

Bu ve benzeri âyetler; duâ edip sığınarak, kurban kesip adak adayarak ve benzeri ibâdetleri yaparak Allah’tan başkalarına tapan Mekkeli müşriklerin, bunu Allah’a yaklaşmak ve Allah rızası için yaptıklarını göstermektedir. Böylelikle Allah’a yaklaşabilecekleri
onların bâtıl zanlarından başka bir şey değildi. Ellerinde buna dâir hiçbir delil yoktu. Ey kardeşim bil ki, müşrikler Allah’a yaklaşmak niyetinde olunca, bunun tabii sonucu olarak geçmişte de günümüzde de hep sâlih, muttakî, Allah katında değerli olan ya da öyle zannettikleri kulları vâsıta ve vesîle olarak görmüşlerdir. Onların sembolü kabûl ettikleri şekilli veya şekilsiz putlar edinmişlerdir. Allah’a yaklaşmak isteyen birinin, Allah’ın buğzettiği Firavun, Hâmân ve Kârun gibilerin aracılıklarına başvurmayacağı pek tabiidir.

«Allah’ın yanı sıra, kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar veremeyecek şeylere tapıyor ve diyorlar ki: Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir. De ki: Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların şirkinden münezzeh ve çok çok yüksektir.» [10/Yunus Sûresi: 18]

KISA KISA ŞÜPHELERE CEVAPLAR ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİ ÖLÜLER SANMA Allah yolunda öldürülen (şehitleri) ölüler sanma. (Hayır, öyle değil!) Bilakis, onlar diridirler ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (3/Al-i İmran, 169) Bu Şüphenin Cevabı.. Şehitler…

KISA KISA ŞÜPHELERE CEVAPLAR

ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİ ÖLÜLER SANMA

Allah yolunda öldürülen (şehitleri) ölüler sanma.

(Hayır, öyle değil!) Bilakis, onlar diridirler ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (3/Al-i İmran, 169)

Bu Şüphenin Cevabı..

Şehitler rızık istenmek değil, yalvarılmak değil, ihtiyaçların arz edilmesi değil, aksine kendileri rızıklanıyorlar ve dünya ile irtibatları kalmıyor. Hadîstede geçtiği gibi kendilerine verilen ni'metlerden haberdar olunmasını temenni ediyorlar!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem anlatıyor: Kardeşleriniz Uhud'da şehid edilince Allah, onların ruhlarını yeşil kuşların karınlarına koydu; onlar cennet nehirlerine gelir, cennet meyvelerinden yer ve Arş'ın gölgesindeki altın kandillere konarlar. Yedikleri ve içtikleri şeylerin lezzetini, kaldıkları yerin güzelliğini görünce:

"Keşke kardeşlerimiz Allah'ın bize yaptığını bilseler cihaddan kaçınmazlar, harpten çekinmezler. dediler.

Bunun üzerine Allah:

"Ben sizin durumunuzu onlara ulaştıracağım." dedi ve Peygamberine: "Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma." diye başlayan âyetleri indirdi.

Ahmed, 1/266 (2388); Ebu Davud, 2520

facebook.com/reddulsufiyye

İmam Mekki bin Ebi Talib el-Kaysi, Tevhid'den söz ederken şöyle demiştir;

"İbrahim, kendi çocuklarına Tevhid'i öğretmiş ve Allah dışında bütün ibadet edilen şeylerden beraat etmeyi öğretmiştir."

[el-Hidaye, 10/6650]

"Ali b. Hüseyin -Zeynelâbidîn- oğluna ilim öğretir ve ona,

'Allah'a îmân ettim ve tâğûtu reddettim'

sözünü söyletirdi."

İbnEbî Şeybe-3518

Nakisiye: Resulullahi a biat etmeyenlerin günahkâr olmadigina inanirlar.

Kasitiye: Dünyalik istemeyi zühde tercih ederler.

Nezzamiye: ibrahim en-Nezzam'in talebelerindendirler.
Allah'in bir şey oldugunu söyleyenleri tekfir ederler.