KISA KISA ŞÜPHELERE CEVAPLAR ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİ ÖLÜLER SANMA Allah yolunda öldürülen (şehitleri) ölüler sanma. (Hayır, öyle değil!) Bilakis, onlar diridirler ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (3/Al-i İmran, 169) Bu Şüphenin Cevabı.. Şehitler…

KISA KISA ŞÜPHELERE CEVAPLAR

ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİ ÖLÜLER SANMA

Allah yolunda öldürülen (şehitleri) ölüler sanma.

(Hayır, öyle değil!) Bilakis, onlar diridirler ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (3/Al-i İmran, 169)

Bu Şüphenin Cevabı..

Şehitler rızık istenmek değil, yalvarılmak değil, ihtiyaçların arz edilmesi değil, aksine kendileri rızıklanıyorlar ve dünya ile irtibatları kalmıyor. Hadîstede geçtiği gibi kendilerine verilen ni'metlerden haberdar olunmasını temenni ediyorlar!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem anlatıyor: Kardeşleriniz Uhud'da şehid edilince Allah, onların ruhlarını yeşil kuşların karınlarına koydu; onlar cennet nehirlerine gelir, cennet meyvelerinden yer ve Arş'ın gölgesindeki altın kandillere konarlar. Yedikleri ve içtikleri şeylerin lezzetini, kaldıkları yerin güzelliğini görünce:

"Keşke kardeşlerimiz Allah'ın bize yaptığını bilseler cihaddan kaçınmazlar, harpten çekinmezler. dediler.

Bunun üzerine Allah:

"Ben sizin durumunuzu onlara ulaştıracağım." dedi ve Peygamberine: "Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma." diye başlayan âyetleri indirdi.

Ahmed, 1/266 (2388); Ebu Davud, 2520

facebook.com/reddulsufiyye

Şeyhu'l-İslâm İbn Teymiyye (rahimehullah) Râfızîler hakkında şöyle der:

1) "Yahudi ve Hıristiyanlar, iki haslet ile Râfızîlerden üstündürler:

Yahudilere, 'Sizin dininizin en hayırlısı kimdir?' diye sorulunca "Musa'nın ashâbı" derler.

2) Hıristiyanlar da dinlerinin en hayırlısı sorulduğu zaman "İsa'nın havârileridir" derler.

Râfızîlere; 'Dîninizin en şerlileri kimdir?' diye sorsalar:

"Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbıdır" derler.

Minhâcu's-Sunne, c. 1, sf: 24

BERAT GECESİ / KANDİLİ HAKKINDA FETVALAR

1️⃣ Berat Kandili Hakkında Sahih Bir Delil Yoktur - Asrımızın Fakîhi Allâme Muhammed b. Sâlih el-'Useymîn -rahimehullah-

? https://youtu.be/PqfxlHw4Fy4

2️⃣ Berat Gecesi Bid’at mı Sünnet mi? - Allâme Şeyh Sâlih b. Fevzân el-Fevzân

? https://youtu.be/eKKQkhR0Pr8

3️⃣ Berat Gecesi Hakkında Sahîh Hadîs Var mı? - Şeyh Sâlih b. Hamed el-Usaymî

? https://youtu.be/YiokEoaoh3k

4️⃣ Berat Gecesi'nin Bir Aslı Var mıdır? - Allâme Şeyh Salih b. Fevzan el-Fevzân

? https://youtu.be/NeK5nwKYga4

5️⃣ Şa'bân'ın 15. Gecesinin (Berat Gecesi) Bir Fazîleti Var mı? - Allâme Şeyh Abdullah b. Muhammed b. Humeyd -rahimehullah-

? https://www.imanmescidi.com/icerik/82-sabanin-15-gecesinin-berat-gecesi-bir-fazileti-var-mi

YouTube

Berat Kandili Hakkında Sahih Bir Delil Yoktur

Whatsapp haber listemize katılmak için: Bu http://bit.do/TevhidWhatsapp linke tıklayıp mesaj atınız. Berat Kandili denilen Şa'bân Ayı'nın 15. Gecesini İhya Etmenin Gündüzünde Oruç Tutmanın Hükmü - Asrımızın Fakîhi Allâme Muhammed b. Sâlih el-'Useymîn -rahimehullah…

İmam Mekki bin Ebi Talib el-Kaysi, Tevhid'den söz ederken şöyle demiştir;

"İbrahim, kendi çocuklarına Tevhid'i öğretmiş ve Allah dışında bütün ibadet edilen şeylerden beraat etmeyi öğretmiştir."

[el-Hidaye, 10/6650]

"Ali b. Hüseyin -Zeynelâbidîn- oğluna ilim öğretir ve ona,

'Allah'a îmân ettim ve tâğûtu reddettim'

sözünü söyletirdi."

İbnEbî Şeybe-3518

Kuran'a el basmak

Şeyh Salih el Fevzan -Hafizahullah- şöyle der :

Kuran'a el basarak yemin etmenin (şeriatta) aslı yoktur .

"Bu avamların (dini eğitimi ve şer'i ilmi olmayanların) ettiği bir harekettir"▫

شرح إغاثة اللهفان 1437/1/26

Nakisiye: Resulullahi a biat etmeyenlerin günahkâr olmadigina inanirlar.

Kasitiye: Dünyalik istemeyi zühde tercih ederler.

Nezzamiye: ibrahim en-Nezzam'in talebelerindendirler.
Allah'in bir şey oldugunu söyleyenleri tekfir ederler.

"Ne Cehmînin arkasında namaz kılarım, ne Râfızînin ne de Kaderînin"

Ebû Yûsuf (el-Hanefî)
Lâlekâî (2/733)

Cehmiyye: Cehmiye de 12 firkaya ayrilmistir.

Muattile: insanin hayal ettigi seylerin de mahlûk (yaratılmış) oldugunu söylerler. Allah'in görülebilecegini iddia edenleri tekfir ederler.

Merisiye: Bisr el-Merisiye ye nisbetle böyle adlandirilmislardir. Allah'in sifatlarinin cogunun mahlük oldugunu söylerler.

Mültezime: Allah'in her yerde ve her mekânda oldugunu söylerler.

Varidiye: Rabbini taniyanin cehenneme girmeyecegini söylerler. Cünkü cehenneme girenin bir daha asla çikamayacagina inanirlar.

Ez-Zehadiye: Hiç kimse Rabbin varligini ispat edemez.
Çünkü ispat ancak duyularla idrak edildikten sonra olabilir.
idrak edilen seylerse ilah olamaz. Idrak edilemeyen de ispat edilemez.

Herekiye: Atesin, kâfiri bir defa yakacagini, bir defa
yandiktan sonra da artik ateşin sıcaklığını hissetmeyeceğini söylerler.

Mahlûkiye: Kur' an'in mahlük oldugunu söylerler.

Faniye: Cennet ve cehennemin faniligine (sonlu olduguna) inanirlar. Hatta bazilari yaratilmadigin bile söylerler.

Mugriye: Peygamberleri inkâr edip onlarin birer hâkim
olduklarni söylerler.
Vakifiye: Kur'an'in ne mahlük oldugunu, ne de olmadigini söyleyebiliriz derler.

Kaberiye: Kabir azabini ve sefaati inkâr ederler.

Lâfziye: Kuran'ı okumamiz (telaffuzumuz) mahlûktur derler.

Rafiziler: Rafiziler de 12 firkaya ayrilmislardir.

Aleviye: Peygamberlik Ali'nin (R.a) hakkıydı. Ancak Cebrail hata ederek Muhammed'e (Sav) verdi diyenlerdir.

Emuriye: Ali'nin (R.a) Peygamberlikte Muhammed'e (Sav)
ortak oldugunu söylerler.

Şia: Ali Peygamberlerin varisi olup Resulullah kendisinden sonra onu halife tayin etmiştir. Bu nedenle ümmet,
başkasına beyat etmekle küfre sapmıştır derler.

ishakiye: Peygamberlik kiyamete kadar devam edecektir. Ehl-i Beytin ilmini bilen herkes peygamberdir derler.

Navusiye: Ali, ümmetin en faziletli kisisidir. Başkasının
efdal (daha üstün) oldugunu söyleyen kâfir olur derler.

İmamiye: Dünya, Hüseyin'in neslinden imamsiz olamaz.
imami da ancak Cebrail bilebilir. Biri vefat ettiginde onun yerine başkasını getirir.

Zeydiye: Hüseyin'in bütün neslinin imam oldugunu söylerler. Onlardan biri oldugu zaman ister takva sahibi, ister facir
olsun baskasinin arkasinda namaz caiz olmaz derler.

Abbasiye: Abbas'in (Peygamberin amcasi) halifelikte
baskasindan daha evla oldugunu söylerler.
Mütenasihe: Ruhlarin tenasuhuna inanirlar. Eger kişi iyiliksever (muhsin) biri ise öldükten sonra ruhu ondan gikip
mutlu olarak yasayacagi baska bir yaratiga girer. Eger kötü ise
ruhu huzursuz yasayacagi bir yaratiga girer derler.

Reciye: Ali ve beraberindekilerin tekrar dünyaya gelerek
düsmanlarindan intikam alacaklarina inanirlar.

Lainiye: Osman, Talha, Zübeyr, Muaviye, Ebu Musa el-Esari ve Aise'yi -radyallâhu anh lanetlerler.

Muterebbise: Abid görünürler ye her asirda bir adami
mehdi ilan ederler. Öldükten sonra da onun yerine baskasini
tayin ederler.

Kaderiye:

Kaderiye mezhebi de 12 firkaya bölünmüstür.

Ahmeriye: Allah'in adil olabilmesinin şartı, kulların (Allah'in) işlerine malik olmalari ve (Allah'in) onlarla işledikleri günahlarin arasina girmemesidir.

Seneviye: lyiliklerin (hayrin) Allah'tan, kötülüklerin (şerrin) ise şeytandan olduguna inanirlar.

Mutezile: Ahirette mü'minlerin Allah'i görmelerini inkâr
ederler ve Kur'an'in mahlük oldugunu söylerler.

Keysaniye: Isledigimiz fillerin Allah'tan mi, kullardan mi
oldugunu, yine öldükten sonra insanlara sevap mi, ceza mi
oldugunu bilemeyiz derler.

Şeytaniye: Muhammed b. Numan'm tabileridirler. Şeytanın ismiyle adlandirilmislardir. Allah'in şeytanı yaratmadigna inanirlar.

Şevikiye: Küfür haris bütün kötülüklerin takdir edildigine inanirlar.

Vehemiye: Yaratiklarn fiillerinin ve sözlerinin zati yoktur. iyilik ve kötülügün de zati (kendiliginden) yoktur derler.

Ravendiye: Bunlara göre Allah'in indirdigi bütün kitaplarla amel etmek haktir.
Nasih olsun, mensuh olsun fark etmez.

Beteriye: Günah isledikten sonra yapplacak tövbenin kabul olunmayacagina inanirlar.

Allame Sâlih îbn Useymin

"Biz hakkı adamların çokluğu ile tanımayız,
Bilakis Kitap ve Sünnete muvafık olması ile biliriz. "

Şerh-ul Mumti 4/379

Meâlcilerin Kâfir Olduklarında Herhangi Bir Şüphe Yoktur

Şeyh Sâlih b. Fevzân b. Abdillah el-Fevzân'a soruldu:

Soru: Kendilerini meâlciler olarak adlandıran bir cemaat bulunmaktadır. Bunlar Kur'ân'dan başka kaynak tanımamaktadırlar. Bunların küfrüne/kâfirliklerine hükmedilir mi?

Cevap: Evet! Onların küfründe/kâfirliklerinde herhangi bir şüphe yoktur! Çünkü onlar "Biz ancak Kur'ân ile amel ederiz." şeklindeki sözlerinde yalancıdırlar. Kur'ân bize, Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'e ittibâyı emreder. Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'e ittibâ da sünnetiyle amel etmektir. Allah celle ve 'alâ şöyle buyurur:

«Allah'a ve Rasûl'e itaat edin ki rahmet olunasınız.» [Âl-i İmrân, 132]

Yine şöyle buyurur:

«Eğer ona itaat ederseniz, hidâyet bulursunuz.» [Nûr, 54]

«Allah'a itaat edin! Rasûl'e itaat edin.» [Nisâ, 59]

Yine şöyle buyurur:

«Rasûl size neyi verirse onu alın, neyi de yasaklarsa onu bırakın.» [Haşr, 7]

Kur'ân'da öyle şeyler vardır ki –namaz gibi- açıklamasını ancak Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem sünnetinde yapmıştır. Allah celle ve 'alâ Kur'ân'da namazı zikretmiş ve ona teşvîk etmiştir. Ancak öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarının rek'at sayısını bize açıklamış mıdır? Bu bize, Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinde: "Namazı, benim nasıl kıldığımı görüyor iseniz öyle kılın." buyruğunda açıklanmıştır.

Zekât da böyledir. Kur'ân'da zikri ve onu edâ etme emri geçer. Peki, Kur'ân bize, zekâtın nisâbını, miktarını, zekât verilecek malları açıklamış mıdır? Bunların tümünü Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem beyân etmiştir. O hâlde sünnet Kur'ân'ın açıklayıcısıdır. Sünnet ile amel etmeyen Kur'ân ile de amel etmiyor demektir.

Yine bazı şeyler vardır ki, Kur'ân'da zikredilmemiştir. Onu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem getirmiş ve emretmiştir. Bunun örneği, kadın ile teyzesini ve kadın ile halasını nikâhta cem etmekten nehyetmesidir. Bu Kur'ân'da zikredilmiş değildir. Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem sünnette kadın ile teyzesinin ve kadın ile halasının nikâhta cem edilmesi hükmünü ziyâde etmiştir. Bize sünnet ile amel etmek, tıpkı Kur'ân ile amel etmek gibi farzdır.

«Rasûl size neyi verirse onu alın, neyi de yasaklarsa onu bırakın.» [Haşr, 7]

Bu kimseler –yani meâlciler- hevâsından söz söylemeyen Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in işâret ettiği kimselerdir. Şöyle buyurur:

"Tok karınlı, arkasına yaslanmış bir adamın şöyle diyeceği gün yakındır: Aramızda Allah'ın Kitâbı vardır. Onun helâlini helâl, onun harâmını harâm kabûl ederiz." Sonra şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin! Şüphesiz ki bana Kur'ân ve onunla birlikte bir benzeri verilmiştir."

[Ahmed (18184, 18194); Ebû Dâvûd (4604); Tirmizî (2664); İbn Mâce (12)]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bize onları haber vermiş ve onlardan sakındırmıştır.

[Durûsun fî Şerhi Nevâkidi'l-İslâm, (s: 203)]