⚠️ Dünyanın Aldatmacasına Kanma

Emiru’l Muminin Hz. İmam Ali (Allah’ın selamı ve salavatı üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Dünyayı dikenli bir bitki gibi düşünün. Ayaklarınızı nereye koyduğunuza dikkat edin. Çünkü kim dünyaya güvenirse onu alçaltır; kim ona alışırsa onu dehşete düşürür; kim ona rağbet ederse onu değersiz kılar; kim onunla içli dışlı olursa onu öldürür; kim onu ararsa zorluklarla yıpranır; kim ona sevinirse onu kederlendirir; kim ona tamah ederse onu yere serer; kim onu önceye alırsa o onu geri bırakır; kim ona bağlanırsa onu rezil eder; kim dünyayı ahirete tercih ederse onu ahiretten uzaklaştırır; kim ahiretten uzaklaşırsa cehenneme yaklaşır.

Dünya, ceza, yok oluş ve bela yurdudur. Aydınlığı karanlık, yaşamı ise bulanıktır. Zengini fakir, sağlıklısı hasta, saygı göreni aşağılıktır. Bu dünyada bolluk içinde olan her insan mutsuzdur, dünya süslerine aldanan ise fitne ve sınanma içindedir. Ölüme yaklaşıp perde kalktığında ise pişmanlık büyük olur. Ahirete giden ise ya övgü ya da kınama ile karşılanır.”

🤲 “Allah’ım, velinin ferecini (kurtuluşu) çabuklaştır.”

📚 Kaynak: Bihar’ul Envar, cilt 78, sayfa 22

Bir gün bir rahip, altın, mücevher ve değerli eşyalarla birlikte bir grup Hristiyanla Mescid-i Nebevi’ye geldi.

Rahip, orada bulunan topluluğa (Ebu Bekir de aralarındaydı) yönelip sordu: “Peygamber’in halifesi ve emini kimdir?”

Oradaki topluluk Ebu Bekir’i işaret etti. Bunun üzerine rahip, Ebu Bekir’e dönerek adını sordu.

Ebu Bekir, “Adım Atik’tir,” dedi.

Rahip başka bir adının olup olmadığını sorduğunda Ebu Bekir, “Diğer adım Sıddık’tır” diye cevap verdi.

Rahip, “Başka bir adın var mı?” diye sordu. Ebu Bekir, “Hayır, başka yok,” dedi.

Bunun üzerine rahip, “Aradığım kişinin sen olduğunu sanmıyorum,” dedi.

Ebu Bekir, “Ne arıyorsun?” diye sordu.

Rahip, “Bizler Hristiyan bir topluluk olarak Roma’dan geldik ve yanımızda değerli hediyeler getirdik. Amacımız, Müslümanların halifesine birkaç soru sormak. Eğer sorularımıza cevap verebilirse, bu hediyeleri ona bağışlayacağız ki Müslümanlar arasında dağıtsın. Fakat sorularımızı cevaplayamazsa buradan ayrılarak kendi topraklarımıza geri döneceğiz” dedi.

Ebu Bekir, “Sorularını sor” dedi. Rahip, “Bana güvence ver ki sorularımı özgürce sorabileyim” dedi. Ebu Bekir, “Güvendesin, sorularını sor” dedi.

Rahip üç sorusunu sordu:
1. Allah’a ait olmayan şey nedir?
2. Allah’ın yanında olmayan şey nedir?
3. Allah’ın bilmediği şey nedir?

Ebu Bekir bir süre durakladıktan sonra, “Ömer’den yardım istemeliyim” dedi ve Ömer’i çağırttı. Rahip, sorularını Ömer’e yöneltti. Ömer de cevap veremeyince Osman’ı çağırttı. Ancak Osman da bu sorular karşısında şaşırdı ve topluluktakiler, “Bu nasıl bir soru ki soruyorsun? Allah’ın her şeyi vardır ve her şeyi bilir” dediler.

Rahip umutsuzluğa kapılarak Roma’ya dönmek için hazırlık yaptı. Ebu Bekir, “Ey Allah’ın düşmanı, sana güvence vermemiş olsaydım, burayı kanınla boyardım” dedi.

Bu sırada olayları izleyen Selman-ı Farisi hızla İmam Ali’ye giderek durumu anlattı ve bir an önce oraya gelmesini istedi. İmam Ali, oğulları Hasan ve Hüseyin ile birlikte topluluğun arasına geldi ve oradakiler tarafından saygı ve tekbirlerle karşılandı.

Ebu Bekir, rahibe dönerek, “Aradığın kişi geldi, tüm sorularını Ali’ye sorabilirsin!” dedi.

Rahip, İmam Ali’ye dönerek adını sordu.

İmam Ali, “Yahudiler bana ‘Elya’, Hristiyanlar ‘İlya’, babam ‘Ali’ ve annem ‘Haydar’ der” buyurdu.

Rahip, “Peygamberle akrabalığın nedir?” diye sordu.

İmam Ali, “O benim kardeşim, amcamın oğlu ve aynı zamanda kayınpederimdir” buyurdu.

Rahip, “İsa bin Meryem hakkı için, aradığım kişi gerçekten senmişsin” dedi ve sorularını yeniden sordu.

İmam Ali, şöyle cevap verdi:

“Allah birdir, eşi ve çocuğu yoktur. Allah’ın birine zulmetmesi mümkün değildir. Allah’ın mülkünde ortağı yoktur.”

🔹 Allah’ın sahip olmadığı şey, eş ve çocuktur.
🔹 Allah’ın yanında olmayan şey, zulümdür.
🔹 Allah’ın bilmediği şey ise kendisine bir denk ve ortak olmadığıdır.

Rahip bu cevapları duyunca İmam Ali’yi bağrına bastı, alnından öptü ve şöyle dedi:

“Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Resulüdür. Ve şehadet ederim ki sen onun vasisi, halifesi, bu ümmetin emini ve hikmet kaynağısın.”

“Eminim ki Tevrat’ta adın Elya, İncil’de İlya, Kur’an’da Ali ve eski kitaplarda Haydar olarak geçmektedir. Gerçekten de sen Peygamber’in hak halifesisin.” Daha sonra tüm hediyelerini İmam Ali’ye teslim etti ve İmam, orada hediyeleri Müslümanlar arasında paylaştırdı.

💠 Değerli dostlar! Bu kıssayı mümkün olduğunca yayın çünkü:

⬅️ Hz. Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Kim Emiru’l-Muminin Ali bin Ebu Talib’in faziletlerini yayarsa, o yazının bir eseri kaldığı müddetçe Allah’ın melekleri onun için istiğfar ederler.’

📚Kaynak: El-İhticac, Tabersi

20 milyon insan..

En büyük müsibet olan Hz. İmam Mehdi'nin (a.f) gaybeti hala devam ederken ?️

Yaşadıklarınız için ne çok fazla üzülün ne de çok fazla sevinin..⛔

Birşeye çok mu üzülüp sıkıldın gaybet musibetini hatırla..

Bir haber çok mu sevindirdi elbette tebessüm et ve gülerek mutluluğunu paylaş. Ama unutma İmamı'nın Gaybeti devam ediyor. Dön hızlıca ona hizmete devam et ❤️

#İMAMINLAYAŞA