Solcu Gazete Telegram kanalı.
Reklam ve iletişim için: @iletisimads
Last updated 2 weeks, 1 day ago
🔥Canlı ve Maç Öncesi Tahminler 🔥
⚽️ FUTBOL 🏀 BASKETBOL 🏀 NBA
🎮 FİFA-ESPORTS 📉 Excel tahminleri
Last updated 1 day, 18 hours ago
Müslüman kadın sosyal ortamlardan uzak durmalıdır çünkü bu haramdır diyen bir kesim var günümüzde.Bu kesim Müslüman kadınların çarşıya çıkmasını ve üniversiteye/okula gitmesini doğru bulmuyor(!)Üstelik bu söylediklerini zorla gençlerimize kabul ettirmeye çalışıyorlar.Belki haklılar Allah bilir.Ancak ben bu konuyla ilgili kendi düşüncemi paylaşmak istiyorum.Evet karşı cinsin bulunduğu ortamda malayani bulunmak haramdır.Ancak okul ve çarşı eğer zaruriyse sakıncası olmaz.Zaten önemli olan haram ortamda helal daire içerisinde yaşamaktır.Dünya haramlarla çevrilidir.Her dakika günaha girme potansiyeline sahibiz.Ancak önemli olan imanımızı güçlendirip helal bir şekilde yaşamaktır.Evet biz de isteriz kadınlar sosyal ortamlara girmesin ya da sadece kadınlara özel alanlar olsun ancak bunu günümüzde istemek diğerleri tarafından müslümanlara geri kafalı denmesinden başka bir işe yaramayacaktır.Çünkü çağ değişiyor sürekli.Eğer biz cinslere özel yerler istemeye ya da yapmaya kalkışırsak zaten baştan kaybederiz çünkü bunu ancak şeriatin olduğu yerlerde yapabiliriz.Kaldı ki teknoloji diye bir araca sahibiz.Tek tıkla haram ortama girebiliyor hatta haram olan videolar izleyebiliyoruz.İkisi de aynı şey değil midir.Ama teknoloji çağında olduğumuz için teknolojiyi hayatımızdan çıkarmamız mümkün değildir öyle değil mi?
Önemli olan onunla yaşamayı öğrenebilmek ve helal dairede onu amacına uygun kullanıp harama yaklaşmamaktır.Aynı şey sosyal ortamlar için de geçerlidir.Üniversite uzaktan hallolabilecek bir şey değildir.İstenilen bölüme göre değişse de önemli bölümler üniversitede okunmalıdır.Ayrıca zaten mesleği ele alınca da haram ortamda onu icra etmeyecek miyiz? Böyle söyleyince (belirli kesim) Allah'ın rızası mı önemli hayallerin ya da istediğin meslek mi deniyor.
Müslüman düşman geldikçe dağlara kaçmaz.Her alanda olmalıdır ki bunu en başta kadınlarıyla yapmalıdır yoksa müslümanlar zorba ya da terörist ya da kadınlarına önem vermiyor yargısı kırılamaz.Biz demiyoruz ki kadın çalışsın eve girmesin.Bu uygun değildir zaten.Eğer ona bakabilecek kocası ya da babası varsa çalışması haram olur fıkıh ilmine göre.Ancak eğer yoksa ya da dulsa çalışması gerekir ki bunu da mecburen haram ortam olarak belirttiğimiz ortamda yapması gerekecektir.Kadın eğitimli olmalıdır çünkü nesilleri eğitecek olan odur.Çalışmasa bile eğitimini çocuklarını yetiştirirken kullanabilmelidir.Bu konu tartışmaya açık bir konudur.Ancak biz düşüncemizi paylaşıyoruz kabul edip etmemek size kalmış.Yanlış bir şey dediysek hakkınızı helal edin.Hayırlı vakitler dileriz.
"Göğsünün daraldığını biliyoruz."
Bu 3 kelimelik ayetin verdiği güven ve huzuru tadabiliyor musunuz?Bunu Allah-ü Teala bizzat kendisi söylüyor.En sıkıntılı anımızda bile O'nun bizi gördüğü ve çektiğimiz sıkıntıyı bildiğini bilmek güvence veriyor adeta.Çektiğimiz en ufak bir sıkıntının bile bilindiğini bilmek rahatlatıyor bizi.Çünkü o en ufak sıkıntının bile mükafatlandırılacağını biliyoruz.Bazen unutabiliyoruz..Ne için bu dünyada olduğumuzu,neden yaratıldığımızı,ne yapmamız gerektiğini...
Bediüzzaman Said Nursi bu soruları tılsımlı sorular olarak niteliyor ve cevaplarının yalnızca tevhid ve iman ile bulunabileceğini söylüyor.Bizlerse o cevapları çoktan bulduğumuzu düşünüp sonrasında en ufak bir sıkıntıda isyana düşme gafletinde bulunabiliyoruz.Malımızı kaybediyoruz ardından şeytana uyup Allah'ım niye başıma geldi diyoruz.Demek ki Allah en hayırlısının bu olacağını biliyor.Bizim bu nedenden dolayı üzüldüğümüzü,daraldığımızı da biliyor.Ancak bizi müjdeliyor."Benim verdiğime kanaat eden ve takdirime razı olanlar benim seçkin kullarımdır"buyuruyor.Bu nedenle gaflete düşmemek gerekiyor.Elimizdekiyle yetinmek,olmayana da göz koymamak gerekiyor.Madem ki inancımıza göre Allah-ü Teala'nın buyurduğu şeyler her şeyin üstündedir o zaman başımıza gelenlerin de O'nun takdiriyle olduğunu ve sabredildiğinde,kanaat edildiğinde mutlaka mükafatlandırılacağını unutmamak gerekir.Dünya hızlı..Zaman hızlı..İnsanlar hızlı..Bu aceleci mekânın illaki ebedi bir hayatla sonlandırılacağını unutmamak gerekir.Zorluk anlarında silkelenerek göğsümüzün daraldığını bilenin O olduğunu unutmamak gerekir.Vesselâm.
İmanını güçlendirmek bir müslümanın en önemli amacı olmalıdır.Peki ama nasıl imanımızı güçlendirebiliriz? Öncelikle imanımızı güçlendirmemizi engelleyen faktörlerden kurtulmamız gerekir.Hepimizin bildiği gibi bu faktörlerin başında nefsimiz gelir.Nefis en büyük düşmanımızdır.Şeytandan daha tehlikelidir çünkü kendi içimizdedir.Onun kölesi olmak kolaydır ama önemli olan onu kölemiz yapmaktır.
Nefis ile beraber yaşamayı öğrenmemiz gereklidir.Onu terbiye etmeyi öğrenmemiz gerekir.Onu ancak istediklerini yapmayarak terbiye edebiliriz.Ama bu demek değildir ki nefis yemek yemeyi istiyorsa gün boyu yemek yemeden durup ona çile çektirmeliyiz.Yapmamız gereken dengeyi sağlamaktır.Yemeyi kararında yiyip daha fazlasına mahal vermemektir.Nefis sökülüp atılamaz.Bu mümkün olsaydı imtihan dünyasının anlamı olmazdı.Bu nedenle onunla yaşamayı öğrenmek ve onu eğitebilmek gerekir.Nefis imanı güçlendirmemizi engelleyen en önemli etkendir dedik.Başka bir etken de şeytandır.Şeytana uymak bu devirde oldukça kolay.Ona uymamak,ondan korunmak ise yalnızca Allah'ın emir ve yasaklarına uyup Allah'a sığınarak mümkün olabilir.Allah'a zikir ve dua ile sığınmak ve güvenmek ile mümkün olabilir.Zikrin önemi burada devreye giriyor.Zikir,aslında oldukça kolay ve etkili olan bir çözümdür.İmanı güçlendirmeyi ve gerek nefis gerek şeytan gerekse diğer varlıkların şerrinden korunmayı sağlar.Sürekli Allah'ı ve O'nun kudretini hatırlayarak acziyeti kavramayı sağlar.Acziyeti kavrayan insan nefsini terbiye etmeye başlar.Ardından da Allah'ın izniyle imanı güçlenmeye başlar
Devrimci Biyografileri serisi-4
MUHAMMED MURSÎ: Mısır eski Cumhurbaşkanı.
Mühendislik okudu.Nasa'da metalurji alanında çalışmalar yaptı.Hasan el-Benna'nın kurduğu Müslüman Kardeşler hareketi içinde kendi ülkesinde siyasete atıldı.Mısır'ın 5.cumhurbaşkanı oldu.3 Temmuz 2013'te Mısır Silahlı Kuvvetlerinin askerî darbe yapması sonucu devrildi.Tutuklanarak 6 yıl kadar hapis yattı.17 Haziran 2019'da çıkarıldığı mahkemede "bir takım sağlık sorunları" nedeniyle şehit oldu.Davanın sembolü haline geldi.Her ne kadar bedenen olmasa da yaptıkları ile İslam alemine güç verdi.
"Anayasamız Kur'an'dır!
Rasulullah önderimizdir!
Cihad yolumuzdur!
En büyük arzumuz Allah yolunda şehid olmaktır!
Hepsinin de üzerinde,gayemiz Allah'ın rızasıdır!" sözleriyle tüm müslümanların sahip olması gereken gaye ve amaçları özetlemekle kalmamış kendisi de sadece bu uğurda savaşmıştır.
"Hakkı ve hukukumuzu korumanın bedelini canımla öderim.Amacım sizlerin hayatını korumak.Soyumuzu yaşatacak erkekleri korumak,soyumuzu yetiştirecek anneleri korumak.Nesillerimize "Sizin ecdadınız ADAMLARDI!" diye öğretecek kızlarımızı korumak." Muhammed Mursî
ŞAHİDİZ YA RAB! ONLAR ADAMLARDI!
Muhammed Mursî'yi rahmetle anıyoruz.Rabbim rahmetiyle muamele etsin.
Bir Müslüman’ın boş vakti olmamalıdır. Ömür sermayesi dediğimiz vakit, Allah’ın vermiş olduğu en büyük nimetlerden biridir. Sahip olunan her nimetin şükrünü edâ etmek gerekir. Şükrün en faziletlisi dil ile yapılan değil, amel ile yapılan şükürdür. Nasıl ki ilmin şükrü amel etmek ve paylaşmak, organların şükrü Allah’ın rızasına uygun kullanmaksa ömür sermayesi olan vaktin şükrü de Allah yolunda çalışarak harcamaktır. Vakti en faydalı şekilde ilim öğrenerek harcayabiliriz. Nitekim Efendimiz (s.a.v.) “İki günü bir olan ziyandadır.” buyurmuştur. Kendimizi her gün geliştirmemiz, vakti verimli kullanmamız gerekir. Vaktin verimli kullanılmasından kasıt sadece ilimle uğraşmak değildir. Herkesin günlük işleri ve planları vardır. Önemli olan bu işleri yaparken Allah’ı unutmamak ve Allah’ın rızasını gözetmektir. Bunun yanı sıra eğer vakit maleyani işlerle uğraşarak harcanırsa kalp dünyaya dalar ve Allah’ı unutur. Kalp boşluk kabul etmez. Özellikle sosyal medya gibi platformları faydasız şekilde kullanırsak vakit israfı yapmış ve kalpteki boşluğu dünya ile doldurmuş oluruz. İmam Şafii’nin şu sözü bu durumu çok iyi açıklar: “Sen nefsini hak ile meşgul etmezsen batıl seni işgal eder.” Her vakit Allah’ı hatırlamak, günlük işlerimizde Allah’ı unutmamak bu konuda temel gayemiz olmalıdır. Allah’ı hatırlamanın en güzel yolu zikir çekmektir. Sadece dil ile değil, kalp ile de zikir çekilmelidir. Sadece kalp ile yapılan zikir de en güzel olanıdır. Zira kalp Allah’ın evidir. Allah’ın evini zikir ile temizleyip boşluğa izin vermemek bir Müslüman için çok önemlidir. Hâsılı, vakti boş işlerle meşgul olarak harcamak vakit nimetine yapılan büyük bir haksızlıktır. Vaktin şükrünü; onu verimli kullanarak, israf etmeyerek edâ etmek gerekir. Boşa harcanan her vakit, kalbi dünyanın kaplamasına yol açar. Bu da Allah’tan uzaklaşmaya ve imanın zayıflamasına sebep olur. Allah’ın razı olduğu şekilde vaktimizi kullanmak duasıyla...
Amacı maddeleştirmek:
Bir müslümanın tek amacı Allah'ın rızasına erişmek olmalıdır dedik.Bu amacı yerine getirmenin tek yolu da Allah'ın yapmamızı istediği şeyleri yapmak ve yasakladıklarından uzak durmaktır.Bireysel ibadetler kişiye özeldir ve maddeleşmeleri mümkün değildir.Çünkü maneviyat ön plandadır ve kişi ile Rabbi arasındaki bağa bağlıdır.Ancak kişi bireysel ibadetlerini yapıp da sorumluluğunun sonlandığını düşünmemelidir.Çünkü asıl sorumluluk ondan sonra başlar.Biz müslümanların kendi imanımızı güçlendirip bireysel sorumluluğumuz olan ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra yapmamız gereken şey Allah'ın dinini yaymak için uğraşmaktır.Bunu yapmak için çok uzak yerlere gitmek gerekmez.Bunu önce en yakınımızdan başlayarak yapmak gerekir.Anne-baba isek çocuklarımızdan,öğretmen isek öğrencilerimizden,arkadaş isek dostlarımızdan başlayarak yapmamız gerekir.Bir amaçla taçlandırılmayan iman içi boş tenekeye benzer.İman ne kadar güçlü olursa olsun önemli olan o imanla birlikte bir amaca hizmet etmektir.İmanın taçlandırılabileceği en yüce amaç ise Allah yolunda savaşmaktır.İşte amacı maddeleştirmek budur.Bu savaştan kastımız kılıç kuşanıp at koşturmak değil,savaştan kastımız bu ahir zamanda ne kurtarsak kârdır diyerek en başta çocuklar ve gençler olmak üzere herkese hak olanı anlatmaktır.Her ne kadar bir çocuk müslüman bir ailede doğmuş olsa da yanlış ve batıl inançlarla iç içe olan bir dünyada büyüdüğünden her an günaha düşebilecek potansiyeli vardır.Bu nedenle onun imanının güçlü olmasını sağlamak ve düzgünce eğitmek anne-babasının elindedir.Her ne kadar ilim yuvası olsa da okulda arkadaşlarından gördüğü bir yanlışı benimsemeye müsait bir çocuğa doğruyu gösterip onu günahtan kurtarmak öğretmeninin elindedir.Sürü psikolojisine kapılmadan çevresinde yapılan yanlışlara karşı korkusuzca çevresindekilere yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmak bir arkadaşın elindedir.Unutmayın o arkadaşı yetiştirmek de her zaman biz toplumun elindedir.Tüm bunları yapabilmek için önce sağlam imana sahip olmak lazımdır.Ardından da sürekli ilimle meşgul olmak gerekir.Öğrendikçe öğretmek,Kur'an'ı Kerim'i anlamak ve anlatmak için çabalamak gerekir.Var olma sebebimiz de bu değil midir? O hâlde neden Dünya'nın aldatıcı tarafına kanıp ahireti unutuyoruz?Bir mevki,mal için bu kadar gayret gösterirken, kendimizden geçerken neden asıl gayemiz olan yolda savaşmıyoruz?Ahir zaman zor zaman diye diye geçiriyoruz günlerimizi.Duyarlı olmak lazım diyerek duyar kasıp sonra duyar kastığımız konuları unutup geceleri rahatça uyuyabiliyoruz.Peki neden bu kadar duyar kasmak ya da söylenmek yerine konfor bölgemizden çıkıp da dışardaki dünyada gördüğümüz en ufak bir yanlışı bile düzeltmiyoruz?
sadece hanımlara yöneliktir!!!
Bize bildirin??
Devrimci Biyografileri serisi-3
MUHAMMED ALİ:
Ünlü boksör Muhammed Ali boks hayatına 12 yaşında başladı.22 yaşında Müslüman oldu.Ardından çıkan Vietnam savaşına katılmayarak 5 yıl hapis cezası aldı.Lisansı ve pasaportu elinden alınınca iflas etti.Ardından 1978'de tekrar ringlere dönerek art arda 3 kez dünya şampiyonluğu elde etti.Lisansının elinden alındığı dönemde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet'i yaymaya çalıştı.Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu.1991 yılında Körfez Savaşı'nda Irak'a gitti ve Saddam Hüseyin ile Amerikalı esirlerin bırakılması için görüştü.2002 yılında da "Barış BM Elçisi" olarak Afganistan'a gitti.Sürekli tekrarladığı "Tüm zamanların en iyisiyim" lafını kanıtlamıştır.2016'da Parkinson hastalığı sebebiyle vefat etti.
Allah rahmetiyle muamele etsin.
https://instagram.com/ahirzaman_gencleri0?igshid=ZGUzMzM3NWJiOQ==
İnstagram sayfamıza hepinizi bekleriz.Desteklerinizi esirgemeyin??
Solcu Gazete Telegram kanalı.
Reklam ve iletişim için: @iletisimads
Last updated 2 weeks, 1 day ago
🔥Canlı ve Maç Öncesi Tahminler 🔥
⚽️ FUTBOL 🏀 BASKETBOL 🏀 NBA
🎮 FİFA-ESPORTS 📉 Excel tahminleri
Last updated 1 day, 18 hours ago