Filistinliler Mescid-i Aksa’yı yalnız bırakmıyor.

48 Toprakları sakinleri Mescid-i Aksa’ya gidiyor.

Kimin Taşını Kime Veriyor?

İşgal devlet başkanı Isaac Herzog, geçtiğimiz salı günü Beyaz Saray'da yaptıkları toplantıda eski ABD Başkanı Joe Biden'a soykırıma verdiği destekten dolayı Mescid-i Aksa'dan bir "hediye" götürdü.

Herzog Biden'a, Mescid-i Aksa'nın arazisinden çalınan ve işgalciler tarafından üzerine Biden'ın ilk ismi Joseph'in yazıldığı bir taş "hediye etti".

İşgal devletinin Mescid-i Aksa’dan daha öncede taşlar çaldığı özellikle Mervan Mescidi'nin restorasyonu esnasında çıkarılan taşları Tapınak'tan kalma taşlar diyerek el koyduğu biliniyor.

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yerleşimciler, Kudüs'ün kuzeybatısındaki Ukaşa Camii'ni Yahudileştirmek için her gün çalışmakta ve ekteki fotoğraflarda görüldüğü üzere camiyi adeta fiili bir sinagoga dönüştürmektedir.

Yerleşimciler, Ukaşa Camii'ndeki bazı Müslüman mezarlarını parçalamış ve Hz. Yusuf'un kardeşi Bünyamin'in mezarı olduğunu iddia ettikleri bir mezarı restore etmişlerdir. Ayrıca banklar, dini kitaplıklar, ahşap paravanlar ve şamdanlar yerleştirerek camide ibadete başlamışlardı.

Adını sahabe Ukaşa ibn Muhsin'den alan caminin temelleri Emeviler dönemine, bugünkü inşaatı ise Memlük ve Osmanlı dönemlerine (8 asırdan fazla bir süre önce) dayanmaktadır ve Kudüs fatihlerinin birçoğunun defnedildiği Kaymeriyye Kubbesi'nin bitişiğindedir.

Kudüs'ün batısının 1948'de işgal edilmesinin ardından kapatılan ve bugüne kadar ezan okunması yasak olan cami, Strauss Caddesi olarak adlandırılan bölgede yer almaktadır. Bir mahallede (Ma'a Sha'arim), parkın bitişiğinde yer almaktadır ve avlusu çöplerle doludur.

Siyonistler, 26 Ağustos 1929'da cereyan eden Burak Devrimi olayları sırasında Ukaşa Camii'ne ve Kaymeriyye Kubbesi'ne saldırmaları, yağmalamaları, içindekileri tahrip etmeleri ve Kuran'ı yırtıp ayakkabılarla çiğnemeleri tarihin yazdığı önemli detaylardandır.

"Umut ile,
sevda ile,
düş ile..." 💛

Yunus Emre Hedefte

Kudüs'teki işgal belediyesinin başkan yardımcısı Aryeh King, belediyenin işgal altındaki Kudüs'ün el-Zehra Caddesi'nde bulunan Türk kültür merkezine (Yunus Emre) tahsis edilen park yerlerini iptal etmesiyle övündü.

Belediye daha önce Türk merkezi için 5 park yeri tahsis etmişti ancak bu durum, 7 Ekim'den sonra merkeze karşı kışkırtma kampanyası başlatan ve merkezin kapatılması talepleriyle sonuçlanan radikal yerleşimcileri rahatsız etti.

Radikaller merkezin Kudüs'ün doğusunda, Kudüs surlarının kapılarından biri olan Bab el-Sahira'nın yakınındaki el-Zehra Caddesi üzerindeki stratejik konumuna itiraz etti.

Merkez, kültürel ve insani yardım projeleri aracılığıyla Türk ve Filistin halkları arasındaki ilişkileri güçlendirmek için çalışıyor.

UNRWA Komiseri Philippe Lazzarini: "İsrail açlığı silah haline getirdi. Gazze'deki insanlar hayatta kalabilmek için gıda da dâhil olmak üzere temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılıyor. Gazze Şeridi'ne günde ortalama 30 kamyon dolusu yardım girerken, bu rakam Filistinlilerin günlük ihtiyaçlarının sadece yüzde 6'sına tekabül ediyor."

Kudüslüler Çağırıyor

Kudüslüler, Aksa'yı zamansal-mekansal olarak bölmeyi ve mescit içerisinde sinagog inşa etmeyi hedefleyen Radikal Tapınak Grupları ile Siyonistlere karşı harekete geçmeye davet etti.

Aksa'da ribatın artırılması gerektiğini ifade eden Kudüslüler, Müslümanları Yahudileştirme projelerine karşı bir kez daha uyardı.

Gazze’de Soykırım Kudüs’te Tehcir

Kudüslülere ait yaklaşık 63 dönüm arazinin “Yahudi Milli Fonu” adı altında bölge sakinlerine bilgi verilmeden tesviye edilmesi kararına karşılık Umm Tuba şehri yerlileri işgal mahkemesine dilekçe sundu.

139 kişinin yaşadığı 30 evi tahliye tehlikesiyle baş başa bırakan kadar zorunlu göç ettirme politikasının ve Kudüs’ün Yahudileştirilmesinin bir ayağını oluşturmaktadır.

İşgal devleti İsrail’in Kudüs’ün demografik yapısıyla oynayarak şehri asıl sakinlerinden arındırma kararlarına acil hukuki ve gerçekçi adımlar atılmalıdır.

H@mas'tan Basın Açıklaması

Ümmetin başındaki yöneticilerin ve partilerin sadece durumun vahametini bildiren haber diliyle konuşmak, kınama ve hoşnutsuzluk açıklamaları yapmakla yetinmesi artık kabul edilemez. İsrail bu tavrı asla önemsemiyor, bu tavır işgalciye karşı bir caydırıcılık oluşturmuyor ve peş peşe işlediği suçları durdurmuyor.
Arap ve Müslüman ülke liderlerinden iş işten geçmeden davamızın haklılığı ve halkımızın meşru hak talepleri, ortaya koyduğu fedakarlıklar, çektiği acılar karşısında uygun düşecek tarihi bir karar almalarını istiyoruz.
İşgalci ile normalleşen devletlerin acilen tüm ilişkilerini kesmesini istiyoruz.
Arap ve İslam aleminin tüm güçlerini siyonist düşmana karşı kapsamlı bir çarpışmaya girmeye, Gazze ve Lübnan direnişini destekleyip bu halkların yalnız olmadığı mesajını işgale iletmeye çağırıyoruz.
Ümmetin tamamını da işgalci İsrail ve destekçisi ABD yönetiminin diplomatik temsilciliklerini kuşatmaya çağırıyoruz.