Evet, maksadımıza ulaştık ve El-Hakâik fi’t Tevhid Kitabını tamamen bitirdik, Elhamdülillah. Çok çok yakında eser sizlerle.

Bu kıymetli eser hakkında Alimlerin Sultanı Lakabıyla lakablanan Şeyh Allâme Hamud bin Ukla eş-Şuaybi rahimehullah takdim yazmış şöyle demiştir: "Kuşkusuz ki, Akide ve Tevhid kitaplarını telif etmek, ders olarak işlemek ve onların üzerine şerh yapmak, işlerin en önemlileri ve en ve en büyüklerindendir.

Çünkü tevhid ve akide ilmi, ilimlerin en faziletlisidir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur: (Mealen) "Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Kendi günahların için bağışlanma dile."

Özellikle de, -Allah'ın rahmet ettikleri müstesna- Akide ve Tevhid meselelerinde cehaletin ve bilgisizliğin arttığı şu zamanda bu konu daha da büyük bir önem arzetmektedir.

Akide konularını yaymak ve bunlara önem vermek, -özellikle de sağda solda Tevhid ve Akide kitapları hakkında bilhassa da Allame İmam Şeyh Muhammed bin Abdulvahhab (rahimehullah)'ın ve o mübarek davetin imamlarının yazmış olduğu kitap ve risaleler hakkında uzak durulması gerektiğine dair naraları duyduğumuz şu zamanda- cihadın ve Allah'a yaklaşma yollarının en büyüklerinden biridir.

Değerli Şeyh Ali bin Hudayr el-Hudayr'ın Tevhid ile ilgili yazmış olduğu eserini kitabını inceledim: Bu kitabı çok faydalı ayrıca kendi alanında da yazılmış değerli kitaplardan olduğunu gördüm. Allah'tan dileğimiz: bu kitabı insanların indinde de kabul görmesini ve muvaffak olmasını takdir etmesidir.

Aynı şekilde Müslüman kardeşlerimizi de, -öğrenmek, amel etmek ve insanları davet etmek suretiyle- Akide ve Tevhid konularına gereken önemi göstermeye teşvik ediyorum. Allah'tan dileğimiz: dinine yardım etmesi, Tevhid ve Cihad bayrağını yüceltmesi ve bu dinin düşmanlarını yenilgiye uğratmasıdır. Kuşkusuz O, bunu üstlenen ve buna gücü de yetendir. Salat ve selam, Nebimiz Muhammed'e, âilesine ve tüm ashaba olsun.

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

#YeniTercüme

🖊️ Allame Şeyh Süleyman bin Nasır el Ulvan فك الله تعالى أسره

🖊️ Allame Şeyh Nasır bin Hamud el Fehd فك الله تعالى أسره

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

#YeniTercüme

İbrahim (aleyhisselam) ateşe atıldığı
sırada cibril geldi ve dedi ki: "Ey İbrahim
bir hâcetin var mı...?" Şeklinde insanlar arasında meşhur olan kıssanın hiç bir aslı yoktur (uydurmadır). Sabit olan; İbrahim aleyhisselam'ın -cibril ile konuşması olmaksızın- ateşe atıldığı sırada sadece "Hasbunallah ve nimel vekil" dediğidir.

Allâme Muhaddis Şeyh Süleyman el Ulvan
(Rabb'im onu korusun esaretini çözsün)

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

#YeniTercüme

Allame Şeyh Ali bin Hudeyr (Rabb'im onu korusun esaretini çözsün) şöyle demiştir:

"Tağuta muhakeme olmak istiyorlar..." Nisa, 60 (ayetteki istiyorlar kelimesi) yani rağbet ediyorlar ve meylediyorlar manasındadır. İstiyorlar kelimesinin ayetin manasını doğru anlamakta çok önemli bir konumu vardır. Çünkü kim, severek ve isteyerek tağuta muhakeme olursa işte o, iman ettiğini iddia edenlerdendir."

Ayetin rivayet edilen nüzul sebepleri içinde sahih olan et-Tabarani'nin ve el-Vahidi'nin
ibni Abbas'tan tahriç ettikleridir. Rivayete göre Yahudiler anlaşmazlıklarını kâhin olan Ebu Burde el-Eslemi'ye taşırlardı. O da aralarında hükmederdi. Sonra Müslümanlardan bir kişi onun hükmüne başvurunca bu ayet (en-Nisa 60) nazil oldu. El-Heysemi "ravileri sahih hadis ravileridir" demiştir.

Şimdi birisi çıkıp şöyle dese: "Zahire göre kâhine muhakeme olan Müslüman sadece "bir kez kâhine muhakemeye gittiği için" kâfir olmuştur."

Buna cevaben deriz ki: Burada küfür olan (illet) ona bir kez gitmiş olması değildir. Ancak muhakemeyi kendi istekleri ve tercihleriyle dilediklerinden ötürüdür. Zira Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: "Muhakeme olmak istiyorlar." İstek ise ihtiyara (ihtiyar; yani iki şeyden birini diğerine tercih etmek, seçip ayırmak) delildir. Kim tağutu sever, ister ve ona muhakeme olursa kâfir olur." (el-Mutasar, 299/302 özetle)

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

Bir takipçimiz bize ulaşıp sordu ki: "Şeyh Süleyman Ulvan'ın, hayızlı kadının Kur'an'a dokunmasın caiz olduğu yönündeki görüşünde tek kaldığı bundan dolayı da onun bu görüşü ile emel edilmeyeceğini söyledi bir (türk) hocamız. Şeyh bu konuda tek mi kaldı, bu doğru mu?"

Cavap: "Şeyh Ulvan bu konuda tek değildir.
Bilakis onun bu konudaki görüşü en kuvvetli olandır. Bu konuda onun tabi olduğu sahabeden, tabiin'den ve ondan sonra gelen alimlerden bazıları:

Ömer bin Hattab, Ali bin Ebu Talib, Aişe, Abdullah ibn Abbas, Ebu Hureye ve Selman el-Farisi (radıyallahu anhum), tabiinden Said ibnu'l-Museyyeb, İbrahim en-Nehai, Said bin Cubeyr, el-Hakem bin Uteybe, Rabiatu'r-Rey, Abdullah ibn Muleyke ve imamlardan Ebu İbrahim el-Muzeni, İmam Buhari, ibni Cerir et-Taberi, Ebu Bekr ibnu'l-Munzir, Davud bin Ali ve daha niceleri! Bunların tamamını göre hayızlı kadının Kur'an'a çıplak eliyle dokunması caizdir.

Peki nasıl oluyor da Şeyh Süleyman el Ulvan
bu konudaki görüşünde tek kalmış oluyor?

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

Allâme, İmam, Katışıksız Selefi; "ibn Cerir et Taberî" et Tebsir'inde -ki o, usul ve tekfir konusunda yazılmış ilk selefi menheci içeren kitaptır- şöyle der: "Allah Teâlâ'nın kitabının bildirdiği ve Nebisi'nin صلى الله عليه وسلم ümmetine haber verdiği bazı isimleri ve sıfatları vardır ki, kendisine Kur'ân'ın inmesi ve Rasulullah صلى الله عليه وسلم den rivâyet edilen sahih haberlerin kendisine ulaşması suretiyle kendisine hüccet kâim olan herhangi bir kimsenin bunları reddetmesinin bir mazereti olamaz. Kendisine zikrettiğim şekilde "haber yönünden hüccet ikâme edildikten sonra" kişi kendisine haber verilen şeyi reddederse kâfirdir. Fakat daha önce zikrettiğim üzere bir şeyin bilgisinin elde edilmesi ancak duyularla (haber yoluyla) mümkünse, ondan cahil olan kimse cehaleti sebebiyle mâzurdur. Çünkü o şeyi bilmek ne akıl yürütmeyle ne kafa yormayla
ne de düşünmeyle mümkündür. S. 20

Tembih; Tekfir ve tevsik ile ilgili meselelleri akıl ile bilinen de kişi mazur olmaz -ki o Allah'tan başkasına ibadet etmektir- ama risalet yoluyla yani haber yoluyla -isim ve sıfat gibi- bilinen de mazur olur, şeklinde ikiye ayırmak sadece Necid imamlarının görüşüdür, diyenler ilimden fersah, fersah uzak cahillerdir. Bilâkis bu ayrımı Necid imamları seleften almıştır, ki bu usul, mutakaddim hadis ehlinin- ki ibn Cerir, sadece biridir- usulüdur.

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

Necid imamlarının büyüklerinden Şeyh Süleyman bin Sahman'ın şeyhi, Şeyh
Abdullatif b. Abdurrahman (Allah onlara
çokça rahmet etsin) şöyle demiştir:

"Heva/bid'at ehlinin söylediği -kader, irca,
sıfat ve (bunlarla sınırlı olmayıp) buna benzer-
delili/delaleti (insanlara) kapalı gelebilen konularla alakalı meseleler gibi meselelerde (insanlar) tekfir edilmez. Ancak şüphelerin (tamamen) zail olması ve hüccet ikamesinden sonra tekfir edilir. Kim, Haricilerin veya Rafizilerin yaptığı gibi usul veyahut Furu'daki ictihadi/hafi (delaleti kapalı olan) meselelerde hata etmiş birisini (baştan) tekfir ederse bu ve benzeri kişiler sapıktır, bidatçıdır ayrıca hidayet imamlarının ve (büyük) islam alimlerinin yoluna da muhalefet etmiştir."

el-Minhac 98, 101,102

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦

#YeniTercüme

"Zalimlere beddua etmek caizdir!

Bir kadın, Said bin Zeyd'in kendi arazisini çaldığını iddia edince Said bin Zeyd şöyle dedi: "Allahım eğer yalan söylediyse onu kör et ve kendi arazisinde onu öldür." Bunun üzerine kadın kör oldu ve kendi arazisindeki bir kuyuya düşerek öldü."

Allâme Muhaddis
Şeyh Süleyman el Ulvan فك الله اسره

✧══════•❁❀❁•══════✧
          ✦ @fecrmedya_2 ✦