... Ve bir nida edici: 'Ey hayır isteklisi hayra yönel! Ey şer isteklisi kendini tut! Allah tarafından azat edilenler vardır. Bu çağrı ve azat edilme Ramadan'ın her gecesinde olur.

(Tirmizi), 682, Ibn-i Mace;1642)

?٨ARALIK٣.CİLD?
Yedisinde ne ise yetmişinde de odur derler ya; gerçekten böyledir Abdullah b. Zübeyr… Medine’de çocuklardan oluşan bir grup kurmuştur;yaşları 7 ila 11 arasında, kendisinin yaşı 8 ama tabir caiz ise o grubun imamı, lideri odur… Toplamış bir gün çocukları gelmiş Mescid-i Nebevi’ye; 10-12 çocuk, Efendimiz’inﷺ huzuruna çıkmışlar, Abdullah demiş ki: “Ya Resûlullah? Hep babalarımızdan mı biat alacaksın, biz de sana biat etmeye geldik, uzat elini sana biat edelim?”
Efendimizﷺ bu sözlerden o kadar hoşnut olmuş ki, hemen uzatmış elini ve çocuklardan tek tek biat almış. Sonra Abdullah arkadaşlarını önüne katarak Mescid’den çıkmış, işte o anda Efendimizﷺ mübarek dişleri görünene kadar gülmüş ve: “Babasının oğlu ne olacak, babasının oğlu!” demiştir…

?٢٩AĞUSTOS ٣.CİLD?

“Takva ehlinin alametleri vardır; onlar bu alametlerle bilinirler ve bu alametleri de onlar kendileri bilirler. Bunlar; belaya karşı sabır, olana rıza, nimete şükür ve Kur’an hükümlerine karşı boyun eğmedir.”

Abdullah b. Zübeyr(رضی لله عنه)
(Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliya,)

?٢٧AĞUSTOS ٣.CİLD?

Hayır adına yapılacak işlere adam arandığında, sağına soluna bakmadan “ben” deyip meydana atıl ki, Havârilerden sayılabilesin.

?27 Ağustos ?

Hz.Ebû Hureyre (r.a)?

Hz. Ebû Hüreyre’de olan en önemli özellik Derin bir Sevda idi. O, Allah’a, Resûlü’ne,
Kur’ân’a, hakikate derin bir sevda ile bağlanmıştı. Öyle bir sevdası vardı ki
o sevda için her şeyden vazgeçebilirdi ve zaten vazgeçti de…
Düşünebiliyor musunuz, İslâm’dan önceki hayatında bir mesleği var, o
aslen fırıncıdır ve mahir biridir.
[1180] Medine’de onun işine ihtiyaç vardır,
bu alanda çalışsa ciddi maddi imkânlar elde edebilir. Önceleri köle sahibi
olacak kadar durumu iyidir ama o adeta kendi köle olacak bir durumu
kabullenmiştir. Günlerce açlığa katlanmayı göze almıştır. İki gün, üç gün,
dört gün bir sıcak çorbaya hasrettir. Ama bütün bunlara rağmen Peygamber
mescidini terk etmemekte, gidersem bir şeyleri kaçırırım korkusu ile
bağrına taş bağlamakta, Peygamber dünyasına şahit olmak için kendisini
adeta feda etmektedir.
Allah aşkına sevda olmazsa aşk olmazsa bu zorluklara katlanılabilinir mi?
Bu kadar sıkıntıya, derde, fedakârlığa göğüs gerilebilir mi? Sevmeseniz bir
şeyleri sevda haline getirmezseniz sevdiğinizin yolunda yürüyebilir
misiniz? Onu 4 yıl boyunca Efendimiz’den (sas) bir an olsun ayırmayan bu
sevdası, aşkı ve heyecanı idi..?

?٢٦AĞUSTOS ٣.CİLD?

Bedir’in meydanında askerlerini süzen Efendimiz ﷺ bir ara atının üzerinde, büyük bir ihlâs ve aşk üzere duran Zübeyr’i gördü. Efendimiz ﷺhalası Safiyye’nin bu yiğit oğluna hayran hayran baktı ve: “Ey Zübeyr?” diye seslendi, Zübeyr sesi duyar duymaz; Lebbeyk deyip Efendimiz’inﷺ karşısında durdu. Allah Resûlü dedi ki: “Bedir’e katılacak meleklerin alametleri ve nişanları vardır. Siz de kendinize birer alamet ve nişan edinin?”Efendimizﷺ bu sözü ile hem mü’minlere bir müjde hem de emir veriyordu. Müjde veriyordu: “Melekler saflarınıza karışacak, aynı düşmana karşı sizinle kılıç sallayacak” diyordu ve bir emir veriyordu: “Nişanınız olsun, bir alametiniz, simgeniz olsun” diyordu. Hz. Zübeyr, bu emri alır almaz, güneşin ışınlarını andıran sarı bir bez parçasını kendine sarık edindi. O sarığı başına sarınca Hz.Zübeyr, Bedir’in meydanında atının üzerinde parlamaya başladı. Yiğit oğlu yiğit görenleri hayran bırakıyor, mü’min yüreklere güç, inkârcı yüreklere korku salıyordu. Efendimiz ﷺ, Hz. Zübeyr’i o sarı sarık ile görünce oldukça memnun oldu ve ona hayır dualarda bulundu.

🤎 ٢٥AĞUSTOS ٣.CİLD🤎

Vahiy, tüm risalet davasına gönül vermiş müntesiplerine iki kelimeyi o gün için duyuruyordu: “İkra ve Kum/Oku ve Kalk!.” Oku ve Kalk… Önce ilim, bu iş bilmeden olmaz, bu yol ilimsiz yürünmez, o halde önce öğren, sonra ise yatma… Artık yatma zamanı kabre kadar ertelendi.
İlim azığı ile risalet davasının bir yolcusu olarak kalk ve yürü, hatta koş… İşte Zübeyr, o gün için her risalet davasının yolcusu gibi Erkam’ın evinde ikra/oku emri gereği ilim öğreniyor, kum/kalk emri gereği de, risalet davası uğrunda ter döküyordu...