📚 EKitap Arşiv Kanalına Hoş Geldiniz.
Sesli kitap kanalımız:
https://t.me/seskitaplar
Grup:
https://t.me/ekitap_okugrup
Reklam: https://telega.io/c/Ekitap_oku
İletişim: @tansucan
Ads and reports:@tablig_vip
??AHANG SISTEMI??
•?•
lunmakla nitelemiş; haramı helal, helali de haram kılmayı
şirkle eş tutmuştur…”21
Yusuf el-Karadavi’nin şu cümlelerini de aktararak, helal ve
haram kılma yetkisinin sadece Allah’a has olduğunu ifade eden
nakillere son vermek istiyorum. O, “İslam’da Helâl ve Haram”
adlı eserinde şöyle der:
“İslam, helâl ve haram kılma yetkisini sınırlandırmış, halkın nazarında veya Allah katında dereceleri ne olursa olsun bu
yetkiyi insanların elinden almış ve onu yalnız Allah’ın hakkı
olarak kabul etmiştir…” “…Gerçekten helâli haram kılmak şirkin eşidir.”22
Bu mevzudaki nakilleri yazmaya ne kalemler kifayet eder
nede satırlar! Allah’ın tek başına mutlak hâkimiyet sahibi oldu-
ğunu tüm ulema en açık ifadelerle dile getirmiştir. Yaşantı ve
hayat tarzları aksi doğrultuda olmasına rağmen çağdaş ilim
adamları bile, bu hakikatin karşısında sus pus olmuşlar ve kitaplarını “Allah’ın hükümranlıkta tek, kanun koymada eşsiz” oldu-
ğunu ifade eden cümlelerle doldurmuşlardır. Evet, Allah kanun
koymada tektir. O’nun eşi, benzeri, dengi ve muadili yoktur; olmamıştır ve olmayacaktır. O’nun ile bu noktada çekişen insanlar, yeryüzünün en kâfir varlıklarıdır. Egemenlik hakkını Allah’ın elinden almaya kalkışmaları sebebiyle yeryüzünün en bü-
yük gaspçıları yine onlardır.
Helal ve haram kılma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğunu
ve teşri’ (kanun koyma) görevinin başkasına devredilemeyeceğini belirttikten sonra bu işe kalkışanların hükmünün ne olduğunu Kur’an-ı Kerim’den öğrenmeye çalışalım. Rabbimiz Tevbe
Suresinde şöyle buyurur:
“Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı, gökleri
ğut veya halkın temsilcileri sayılan parlamenter tâğutlar tayin
ederler. İslam’da ise, kanun koyma yetkisi, sadece Allah
Teâlâ’ya aittir. Çünkü İslâm hukuku dini bir hukuktur. İlahi
vahye dayanır. Bu dine göre hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız
şartsız Allah’ındır. Egemenlik Allah’ın dışında her hangi bir
yaratığa ne tümüyle, ne de bölünerek kısmen devredilebilir. Bu
husus İslam’da ittifak konusudur. Bütün Müslümanlar, gerçekte hâkimiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu ve Allah’ın dışında
her hangi bir aciz yaratığın Allah’a has olan bu sıfata sahip
olmadığı, bu itibarla kanun koyma yetkisinin de yalnız Allah’a
ait olduğu hususunda icma etmişlerdir.”18
Prof. Dr. Zekiyyüddin Şaban der ki:
“Bütün İslam bilginleri “Hâkim”in Allah Teâlâ olduğu hususunda fikir birliği içindedirler. Buna göre, hükümlerin
yegâne menşei O’dur. Allah’ın koyduğu hükümlerin dışında hü-
küm, Allah’ın gönderdiği din dışında din yoktur.”19
Abdülkerim Zeydan kitabının ikinci bölümünde “el-hâkim”
başlığı altında şunları kaydeder:
“Hâkim (yani hükmün kendisinden çıktığı varlık) yalnız
Allah’tır. Hüküm O’nun verdiği hüküm, teşri’ O’nun ortaya
koyduğu teşri’dir. Kur’an buna işaret etmektedir. Müslümanlar
bu hususta icma’ etmiştir... Bu esasa binaen Allah’ın indirdi-
ğinden başka bir şeyle hükmetmek küfürdür. Çünkü Allah’ın dı-
şında hüküm çıkaracak bir merci yoktur.”20
“İslam Hukukunda Ahkâmın Değişmesi” adlı eserinde Prof.
Dr. Mehmet Erdoğan şöyle der:
“Helal ve Haram kılma yetkisini sadece Allah’a tanıyan
Kur’an bu yetkiyi kendisinde görenleri tanrılık iddiasında bu-
yan etmekten ibaret olduğunu belirterek şöyle der:
“Haram ve gayri meşru, dini bir kavram olup bunu tayinde sadece Allah’ın tasarrufunda olan bir konudur.”15
Türkiye Diyanet Vakfının hazırlamış olduğu İslam Ansiklopedisinde de şöyle geçer:
“Haramı (ve helali) belirleme hak ve yetkisi yalnızca Allah’a aittir... Kesin olarak yasaklanmış veya serbest bırakılmış
fiiller bizzat Allah tarafından belirlenmiş ve bu yetki sadece
O’na tahsis edilmiştir...”
16
İlahiyat profesörü Doç. Dr. Fahrettin Atar der ki:
“Hiç şüphesiz vacip, haram gibi hükümlerin bir hâkimi
(kanun koyucusu) vardır. Bu hükümleri vaz’ eden, Şari’
Teâlâ’dır. Kur’an’ı Kerim’de bazı ayetler, Cenâb-ı Hakk’ın hü-
küm koyucu olduğunu göstermektedir. Müslümanlar bu hususta icmâ halindedirler. Akıl dahi, Cenâb-ı Hakk’ın kanun koyucu
olduğunu kabul etmektedir...”
Kitabının ilerleyen satırlarında şöyle devam eder:
“...Bu esasa göre Allah’tan başka hüküm koyacak bir makam yoktur.”17
Yapmış olduğu usulü fıkıh çalışmasıyla büyük beğeni toplayan Hasan Karakaya, kitabında “Hâkimiyet ve Kanun Koyma”
başlığı altında şunları söyler:
“Egemenlikle kanun koyma yetkisi arasında büyük bir
bağlantı bulunmaktadır. Herhangi bir ülke veya bölgeye
hâkim olduğu kabul edilen güç, oranın hayat sistemini belirler
ve bu sistem de yasa kabul edilir. Cahili topluluklarda, hâkimiyetin insana ait olduğu düşüncesi egemen olduğundan, kişilerin yaşam sistemlerini belirleyen kanunları, ya bir diktatör ta-
hükmün aksine hüküm vermek sureti ile O’nunla adeta hudut
yarışına girmektedirler. Yüce Allah şöyle buyurur:
“Hâlâ bilmezler mi ki, kim Allah’a ve Rasülüne kar-
şı sınır mücadelesine kalkışırsa (Allah ve Rasulünün
koyduğu kanunlara karşı kanun koyarsa) ona, içinde
ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. En büyük
rüsvaylık işte budur.” (Tevbe/63)
Kişi ancak kâfir olduğu zaman cehennemde ebedi kalır. Onların cehennemde ebedi kalmaları, kendilerinin kâfir olduğundan ötürüdür. Dolayısıyla Allah’ın hükümlerini bir tarafa atarak
kanunlar yapmak, O’nun gönderdiği kitabın aksine yasalar çı-
karmak ve bu şekilde Allah ile sınır yarışına girmek insanı ebedi
cehenneme sokan şirk amellerindendir.
Serbest bırakma ve yasak kılma yetkisinin veya daha orijinal bir ifadeyle helal ve haram belirleme yetkisinin kime ait olacağı noktasında bazı nakillerde bulunmanın yararlı olacağını
düşünüyoruz.
Günümüzün en popüler fıkıhçılarından biri olan Hayrettin
Karaman, helal ve haram kılma yetkisinin yalnız Allah’a ait olduğunu belirttikten sonra şöyle der:
“Sıfat ve mevkileri ne olursa olsun hiç bir kulun helal (serbest bırakma) ve haram kılma (yasaklama) salâhiyeti yoktur;
bu salâhiyet yalnızca Allah Teâlâ’ya mahsustur.14
Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Hz. Peygamber’in bile müstakil olarak helal-haram belirleme yetkisine sahip
olmadığını, O’nun hadislerinin Allah’ın hüküm ve iradesini be-
şirk koştukları) ortakları mı vardır?” (Şûra/21)
Ayetin ifadeleri o kadar açık, hükümleri o kadar nettir ki,
başka söz söylemeye gerek yoktur:
1- Allah’ın izin vermediği şeyleri teşri’ (yasa) yapmak, Allah’a ortak olmak iddiası ile eş anlamlıdır.
2- Allah’ın izin vermediği şeyleri teşri’ yetkisine sahip oldukları kabul edilenler, Allah’a ortak koşulmaktadırlar.
3- Allah’tan başkaları tarafından Allah’ın izin vermediği
şeylerin teşri’ edildiği düzenler şirk düzenleridir.13
İslam da mutlak anlamda helal ve haram çizgilerini belirleyen Allah’tır. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in bile Allah’ın
bu mutlak hâkimiyetinde yetkisi yoktur. Onun bu konudaki yetkisi, Allah’ın belirlediği orandadır. Yani O bile Allah’ın izin
vermediği şeyler helal ya da haram yapamaz. Bir şeyin yapılıp
yapılmayacağına nihaî kararı veren yalnız ve yalnız Allah’tır. Bu
gün yeryüzünde Allah’ın gasp edilen en bariz hakkı budur. Devletler O’nun bu yetkisine el koymakta, dilediklerini yasak, dilediklerini ise serbest bırakmaktadırlar. Onlar için bir şeyin Allah
katında yasak veya serbest olmasının hiç bir değeri yoktur. Onlar için esas olan menfaatleridir. Mesela Allah’ın dinide içki,
kumar, faiz, zina vb. fiiller yasaktır. Ama İslam ile hükmetmeyen
devletlerde bu tür ameller bizzat devlet eli ile icra edilmektedir.
Yani onlar için bu ve benzeri fiillerin Allah nezdinde yasak olmasının hiçbir önemi yoktur. Çünkü onlar kendi zanlarınca mutlak
egemendirler. Dilediklerini yasak dilediklerini serbest bırakırlar.
Ya da Allah’ın dininde yönetim şekli Kur’an ve Sünnet’e dayalı
olmalıdır, başörtüsü farzdır, Kur’an ahkâmının tatbik edilmesi
gereklidir. Fakat bu devletlere göre bu tür şeyler gericiliktir, yobazlıktır, köhnemiş kanunların tatbikidir. Onlar bu davranışları
ile Allah’la açıkça sınır mücadelesi yapmakta, Allah’ın verdiği
▪️Sihirbazlar, kahinler tağuttur. Sihirbazlar, büyücüler Muskalar yazarak insanları saptırırlar. İnsanlar muskadan medet umunca şirk koştukları için Sihirbazlar da tağuttur. Sihirbazlar insanları şirke sürükler. Kahin, kehanet yapan kimse demektir. Gaybı bildiğini, geleceği bildiğini iddia edip insanları kandırırlar. Bunları da gökyüzünde hırsızlık yapan cinlerden öğrenirler. İnsanlar bunlara inanınca kafir olurlar. İnsanları saptırdıkları için bunlar da tağuttur.
▪️?Allah'ın kanunları dışında kanunlar koyanlar ve hükmedenler de tağuttur.
▪️Ayetlerde hadislerde tağutun inkarindan bahsedilmesi işin ciddiyetini ortaya koyar. Kuranda tağutu inkar edip iman edenler diye geçer. Önce tağutları inkar edip sonra iman edeceğiz. Önce tüm ilahlara, sapkınlara, saptıranlara "La" dememiz gerekir.
?Bir kalpte iki şeye olmaz. İman ettim diyip tağutu inkar etmeyen "la ilahe illalah'ı" kabul etmiş olamaz.
?Bakara﴾256﴿Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.
▪️Ayette imandan önce tagutu inkar vardır. Tağut inkar red edilmeden iman gerçekleşmez. Tağutları inkar edip red eden imana girebilir.
▪️Tağutu red etmek küçük mesele değildir. Hatta imanın kabulünü gerektiren husustur. İmam ile küfür asla bir kalpte bir anda bulunamaz.
▪️Milliyetçilik, laiklik, ırkçılık, Kuran olmayan yönetimler, meclisler, demokrasi, komünizm tağuttur.
?İsa a.s'ı ilah edinenler kafirdir ancak İsa a.s tağut değildir. İsa a.s. insanları bunlardan sakındırmıştır. Kendisini ilah görülmesini asla istememiştir.
✔️Tağutu red ve inkar
▪️Bu sadece dil ile olacak bir şey değildir. İtikat ile, söz ile, amel ile olmalı.
▪️Kişinin kalben tağutu sevmemesi, nefret etmesi, bugz etmesi gerekir.
▪️Tağutu inkar eden kin ve nefretini açığa vurup, onlardan beri olduğunu söylemesi, kaykırması gerekir. Onların küfrünü ilan etmek dini bir görevdir.
▪️Onları desteklemeyerek, onlardan uzak durarak tağutu red etmek zorundayız.
?Zümer﴾17﴿Sahte tanrılara kulluk etmekten kaçınan, yüzünü ve özünü Allah’a çevirenlere müjdeler olsun!
?Nisa﴾144﴿Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
?Tağut tarafından aldatılmak mazaret değil suçtur.
?Maide﴾60﴿ De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, bir kısmını maymunlara ve domuzlara çevirdiği, tâguta tapan kimselerdir. İşte bunlar, yeri daha kötü olanlar ve doğru yoldan daha fazla sapmış bulunanlardır.”
▪️Tağutun tekfiri önemlidir. Düğmeyi başta doğru iliklemezsek diğer düğmeler de doğru olmaz.
📚 EKitap Arşiv Kanalına Hoş Geldiniz.
Sesli kitap kanalımız:
https://t.me/seskitaplar
Grup:
https://t.me/ekitap_okugrup
Reklam: https://telega.io/c/Ekitap_oku
İletişim: @tansucan
Ads and reports:@tablig_vip
??AHANG SISTEMI??
•?•