وأنت تكفر الصحابة كلهم إلا سلمان وعمارا والمقداد وابا ذر رحمهم الله فمن دلك على هذا وأي علم نطق به وأي سبيل إلى هذا غير الهوى والكفر المحض وإنا لله وإنا إليه راجعوان

Ebu Huseyn (رحمه الله) dedi ki:

"Sen (ey mubtedi) ! Selman, Ammar, Mikdad ve Ebu Zerr -Allah onlara merhamet etsin- dışında bütün sahabeyi tekfir ettin. Kim seni buna sevketti ? Hangi ilimdir ki, bunu nutketti ? Heva ve mahd küfür dışında hangi yol (seni buna) yönelti ? Muhakkak ki Allah'tan geldik ve Muhakkak ki Ona döneceğiz"

et-Tenbih ve'r-Raddu ala Ehl'il-Ehva syf 13

Fıkhi meselelerde alimler 'Bu bidattir' dediklerine neyi kastederler ?

Günümüzde yanlış bir anlayış vardır. Şöyle ki, kişi bir mesele de bir hadis bulamadığı zaman, o meselenin bidat olduğunu, onu yapanın mübtedi ve sapkın olduğunu, hatta ebedi olmasa da ateşte olacağını söylüyor, buna da 'Her bidat sapkınlıktır, her sapkınlık ateştedir' rivayetini delil olarak alıyor. Hatta bu kimseye vela bera uygulanır, ilim ehlinden nakledilen 'Mubtedi ile oturan, dini yıkmaya yardım etmiş' vb rivayetler öne sürülür, bu da yetmez 'Bidatçı faiz yiyenden daha beterdir' gibi konuşmalara da şahitlik ettiğimiz olmuştur.

Bu ciddi bir hatadır. İlim ehli bu tarz rivayetleri, itikad hususunda kullanmış, fıkıhta böyle bir şey yapmamışlardır. İlim ehli fıkıhta bidati, kerahiyet anlamında kullanmışlardır. Onlar 'Bu hususta sabit bir haber yoktur, bu sebeble bu bidattir' derken, bu kerihtir demek istemişlerdir.

Buna dair bazı örnekler ;

İlim ehli şükür secdesinin hükmünde hilaf etmiştir. İmam Şafi'i bunu müstehab görmüşken, İmam Ahmed bir beis olmadığını söylemiş, İshak ve Ebu Sevr'de sünnet olduğunu söylemiştir.

Dikkat edin bu ülemanın kavli böyleyken, İbrahim en-Nehai, İmam Malik ve Ebu Hanife bunu bidat ya'ni kerih görmüştür.

وكره النخعى ذلك وزعم أنه بدعة وكره ذلك مالك والنعمان

İbn'ul-Munzir dedi ki: "Nehai bunu (şükür secdesini) kerih görmüş ve bidat olduğunu zannetmiştir. Hakeza Malik ve Ebu Hanife'de kerih görmüştür"

el-İşraf, ala mezahib'il-ulema 2.cilt syf 299

Burada tarafların birbirini buğz, düşmanlık, vela ve berasına bir sebebiyet yoktur, zaten ne bu alimler ne de tarihte onların etbaı, muhalifi sapkın görmemiştir.

Yine ilim ehli vitir'de kunutun hükmünde hilaf etmiş, bir taife mutlak müstehab görmüşken, onlardan bir kısmı ramazanın yarısında müstehab görmüş, bir kısmı da vitri her zaman müstehab görmüş sadece ramazan ilk ön beşini istina etmiş, bir taife ise mutlak olarak bidat/kerih görmüştür.

el-İşraf, ala mezahib'il-ulema 2.cilt syf 271

Bunu okuduktan sonra 'Kardeşim ben bunu bidat görüyorum, dolayısı ile İbn Ömer ve Tavus müstesna, bütün ümmet mubtedidir' diye saçmalamamalıyız!

Hakeza akşam namazından önce iki rek'at namaz kılmak sünnet midir bidat mi bu hususta da hilaf ettiler. Onlardan bir taife sünnet, bir taife bidat/kerih gördüler.

Tahavi, İhtilaf'ul-Fukaha 4.cilt syf 389

Hakeza namazda besmele cehri okunur mu hususunda da hilaf edildi, bir kısmı müstehab, bir kısmı bidat saydılar, buna rağmen taraflar ateş ehli, sakınılması gereken insanlar olmadı.

el-Evsat 3.cilt syf 128

Yine Ezanı süslemek, makamlı okumak hususunda da hilaf edildi, ilim ehlinden bir taife bunu muhdes ve bidat saydılar. İmam Ahmed bunun muhdes olması sebebiyle 'Hoşuma gitmez/kerihtir' demiş, İshak'ta Ahmed'in söylediği gibidir demiştir.

Mesailu Ahmed ve İshak, rivayetu Kevsec 2.cilt syf 502

Bu kadar örnek kafidir, dileyen fıkıh kitaplarına müracaat etsin, orada bir çok bab da bunu göreceklerdir.

Allah en doğrusunu bilendir.

الرأي فيهم أن يستتابوا فإن تابوا وإلا عرضوا على السيف وضربت رقابهم ومن قتل منهم على ذلك فميراثه لورثته لأنهم مسلمون

Mu'minlerin Emiri Ömer bin Abdulaziz (رحمه الله) dedi ki:

"(Kaderiler, ibadiler ve bunların benzeri olupta Allah'ın kitabını müslümanların imamlarından gayrı tevil edenler hususunda) Benim kavlim ; İstitabe uygulanması, eğer tevbe etmezlerse, kılıca arzedilmeleri ve boyunlarının vurulmasıdır. Onlardan kim böyle katledilirse, mirası müslüman varislerinindir. Çünkü onlar (benim nezdimde katli hakeden) müslümanlardır"

İbn Ebi Zemaneyn, Usul'us-Sunne syf 308

سمعت أحمد سئل عن شرب أبوال الإبل؟ فقال أما من علة وسقم فنعم وأما رجل صحيح فلا يعجبني أن يشرب أبوال الإبل

Ebu Davud (رحمه الله) dedi ki:

"Ahmed'i işittim deve idrarını içmekten soruldu. Ahmed 'Bir illet ve hastalık için olur (ve doktor bunu o hastalık için verirse), evet (bir beis yoktur). (Lakin) Sağlıklı adama gelince ; Devenin idrarını içmesi hoşuma gitmez' dedi"

Mesailu Ahmed, rivayetu Ebu Davud syf 349

Hakeza İmam Şafi'i ve ashabı da dedi ki ;

إنما أذن ذلك للمرض الذي كان بهم

"O (Nebi) buna, ancak kendilerinde bulunan bir hastalıktan dolayı izin vermiştir"

Mervezi, İhtilaf'ul-Fukaha Syf 102-103

قلت لأحمد الشرب قائما قال قد روي ذا ذا يعني النهي والرخصة وقد روي أن أصحاب النبي شربوا قياما فأرجو أن لا يكون به بأس وإن توقى ذلك الرجل لم يكن به بأس

Ebu Davud (رحمه الله) dedi ki:

"Ahmed'e 'Ayakta içmek (caiz midir?)' dedim. Ahmed '(Nebi'den) Bu ve bu ya'ni (hem) nehiy (hem de) ruhsat nakledilmiştir. (Hakeza) Nebi'nin ashabından ayakta içtikleri de rivayet edilmiştir. Bu sebeble bir beis olmamasını umarım. Eğer kişi bundan (ayakta içmekten) sakınırsa da, bir beis yoktur' dedi"

Mesailu Ahmed, rivayetu Ebu Davud syf 348

وإن تأول متأول من الفقهاء مذهبا في مسألة من الأحكام خالف فيها الإجماع وقعد عنه فيها الاتباع كان منتهى القول بالعتب عليه أخطأت لا يقال له كفرت ولا جحدت ولا ألحدت لأن أصله موافق للشريعة وغير خارج عن الجماعة في الديانة

İbn Batta (رحمه الله) dedi ki:

"Eğer fukahadan bir muteevvil ahkamda tevil ile icmaya muhalefet ederek bir mezheb edinir, tabileri de (bu mesele) ondan geri kalırlarsa, onun kınanacağı en uç nokta 'Hata ettin' sözüdür. Ona 'Kafir oldun, inkarcı oldun, mulhid oldun' denilmez. Çünkü bu kimsenin aslı, şeriata muvafıktır. (Bu sebeble bu kimse) Dinde cemaatten çıkmış değildir"

el-İbanet'ul-Kubra 2.cilt syf 565

Sihir yapmanın hükmü nedir ?

https://jpst.it/3y1JZ

وإن تلفظ بكلمة الكفر وهو أسير لم يحكم بردته لأنه مكره وإن تلفظ بها في دار الحرب في غير الأسر حكم بردته لأن كونه في دار الحرب لا يدل على الإكراه وإن أكل لحم الخنزير أو شرب الخمر لم يحكم بردته لأنه قد يأكل ويشرب من غير اعتقاد

Ebu İshak (رحمه الله) dedi ki:

"Kişi esirken küfür kelimesini telaffuz ederse, onun riddetine hükmedilmez. Çünkü o ikrah altındadır. Eğer esir olmaksızın darul harb'de küfür kelimesini telaffuz ederse, onun riddetine hükmedilir. Çünkü darul harb'de olması, ikraha delalet etmez. Eğer kişi (darul harb'de) domuz eti yer ya da içki içerse, onun riddetine hükmedilmez. Çünkü o, (helal olduğuna) itikad etmeksizin (domuzu) yemiş ve (içkiyi) içmiştir"

Şirazi, el-Muhezzeb 3.cilt syf 256

وأهل السنة يؤمنون بأن الله يدخل ناسا الجنة من أهل التوحيد بعدما مستهم النار برحمته اسمه وبشفاعة الشافعين

İbn Ebi Zamaneyn (رحمه الله) dedi ki:

"Sünnet ehli iman eder ki, Allah tevhid ehlinden bir grup insanı kendi rahmeti ve şefaat edecilerin şefaatı ile ateş kendilerine dokunduktan (ateşe girdikten) sonra cennete sokar"

Usul'us-Sunne syf 180

سمعت جابر بن عبد الله يشير إلى أذنيه أشهد لسمعت رسول الله بأذني هاتين يقول إن ناسا يخرجون من النار فيدخلون الجنة

Amr bin Dinar (رحمه الله) dedi ki:

"Cabir bin Abdullah'ı işittim, o kulaklarını işaret ederek 'Elbette bu iki kulağımla Allah Rasulü'nden işittiğime şahadet ederim ki, O 'Muhakkak ki (ateşe giren bazı) insanlar (müslümanlar), ateşten çıkarılırlar ve cennete girerler' diyordu"

Humeydi, el-Musned 1282

اللهم إنك عفو تحب العفو فاعف عني