“İhtiyaçtan satılık” denilince “Dur satma, al ihtiyacını gider” demek yerine yok pahasına alıp “Falan sıkışmış, bedavaya aldım.” diye hava atılan, üstelikde bu konuşmanın hiç yadırganmayıp övgü gördüğü, onay bulduğu topraklarda din göğe çekilmiş, yeryüzünde sadece edebiyatı kalmıştır.

Kâfirlerden olan bir adam, elinde kılıcı, cürümlerin en büyüğünü işlemek üzereyken, yolu Ta-Ha Suresine uğradı. Sonra o adam aşere-i mübeşşereden biri ve emîru'l-mü'minîn oldu.

Haydutlar çetesinin lideri olan bir başka adam da, günahların en büyüklerinden birini işlemek üzereyken, önüne Hadid Suresinden sadece bir ayet çıktı. Sonra o adam abide'l-haremeyn oldu.

Kalbe damlayan vahyin rahmet damlalarının öyle bir dönüştürücü gücü ve hızı vardı ki, en beklenmeyenler, en vazgeçilmezler haline geldiler.

Rahmet yağmurları yağmaya devam ederken, ne bir kâfir, ne de bir haydut olmadığımız halde, kalbimizde bir değişiklik hissetmiyorsak, burada şaşıran gözler vahye doğru değil kalbe doğru dönmelidir.

Nitekim Hasan-ı Basrî dedi ki:
"Üç şeyden tat almaya bakın: Namaz, Kur’an ve zikir. Eğer bunlardan tat alırsanız ne mutlu. Bunlardan tat alamazsanız bilin ki, kalp kapılarında kapalılık vardır."

Allah'ın sevmediği ve razı olmadığı şeyler bazen kalpte öyle bir birikir ki, değeri ve etkisi hiçbir şeyle kıyas edilemeyecek olan, namazı, Kur'an'ı ve zikri içinde tutamayacak hale gelebilir.

Nitekim Şeyh Süleyman el-Ulvan dedi ki:
‘’Bazı insanlar vardır ki: Allah'ı zikrederler ama gözleri yaşarmaz, Kur'an'ı okurlar ama kalpleri huşu bulmaz, vaazlar dinlerler ama onlarda hiç bir değişiklik olmaz. İşte böyle kimseler istiğfarı çoğaltmalıdır. Çünkü istiğfar kalbi cilalar ve günahların izlerini siler."

Kalbimize her gün dönelim, zira o hergün önemsemediklerimizi de hapseder. Hiçbir günahı olmayan peygamberimizin günde 100 defa istiğfar ettiğini biliyorsak, kalbimizi yeniden parlak hale getirmek ve onu o şekilde korumaya çalışmak için istiğfarı vazgeçilmezimiz haline getirelim. Cansız kalblerimizi diriltmek için çaba sarf edelim.

O gün ki, ne mal ne de evlatlar fayda verir.
Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka.'
(Şuara 88-89)

Ozan Ay

Bir yanımız kırık
Bir yanımız yanık
Bir yanımız insanlara kanık
Bir yanımız ölüme tanık
Bir yanımız gizli sandık
Her birimiz biçilmiş paye kadar aldandık
Her birimiz saflığımız kadar aldandık
Her birimiz gördüğümüz nispette dadandık
Her birimiz biçilmiş mahsullere saldırdık
Vardı ölüm yoktu tefekkür
Vardı nimet yoktu şükür
Vardı iyilik yoktu teşekkür
Vardı akıl yoktu tezekkür
Vardı yüzler lakin sanki hepsi çükür
Geçti gitti ömür ne vapur bekler ne liman
Geçti gitti yapmak istenilen, hal yaman
Ardında ne bir beklenti kalmış ne iman
Bu senaryoda hepimiz senaristiz inan

Mehmet MARDOK

Yarın insanların benim sayemde bir yerlere geldi demesini istemiyorsan, yaşamın boyunca kimseden bir şey bekleme!

Şehadet ?️

https://youtube.com/@Yorqungenc...?si=zSm-KPv-dLH2xHe2

Ey Rabbim Kur'an'ı gönlümün baharı kıl..! (اللهم امين) ??

şaخsi?

EY ZULMÜN SESSİZ ŞAHİTLERİ!!

Bu sitem dolu mısralarım zulme sessiz olup seyirci kalanlaradır. Şeyh Ahmet Yasin'in "BU ÜMMETİN SUSKUNLUĞUNU SANA ŞİKAYET EDİYORUM YA RAB!!" Sözünün muhatabı olmak kalplerimizi ürpertmiyorsa vallahi sarsılmaz savunuculuğunu yaptığımız serzenişte bulunduğumuz o imanımızı tekrardan Kur'an ve sünnet süzgecinden geçirelim. Değilmiydiki kardeşlik, kendi nefsine onu tercih etmen. Ey bu hak davanın savunucuları! Hani nerde meydanda haykırdığınız o iman gücünün doğuracağı cihad aşkı.. Nerde kardeşlik bağı, nerde samimiyet..!

Ben bacılarımın, minik yavruların size ulaştıramadığı sesiyim...

Duyun artık görün bizi ey zulmün sessiz halk sakinleri diyen sesiyim...

Ben Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet, Zeynebin hüzün ve sitem dolu sesiyim...

Ben Gazze'nin arşı alayı titreten serzenişiyim...

Ben Filistinim..! Yıllardan beri zulmü iliklerine kadar yaşayıp size uzanamadığı sesiyim...

Bu kadar haykırışlara rağmen yediğimiz her lokma boğazımda düğümlenmiyorsa, gece uykuları bize kâbus olmuyorsa, rahat dolu hayatımız bize zindan olmuyorsa gelin birlikte iman ile birlikte vijdan muhasebesi yapalım da ölmüş duygularımızı yeniden canlandıralım.
Ben Musapları özledim... Dünyanın süsüne kapılmayıp adeta şehadete susayan o yiğit insanları özledim. Ben bilalleri özledim.. Zulme eğilmeyen başın sonunda şehadete adım adım yürüyen bilalleri... Ahadun ahad diyen bilalleri özledim. Ben asrı Saadeti özledim şehadeti anlımızın çatısına vurduk ve La dedik tüm zulme ve despotlarına, diyen asrın yiğitlerini özledim. Ben cenneti arzulayıp uğrunda canını satan Şehadet aşıklarını özledim. Kısacası asrı Saadetin sahabelerini bu çağda yaşatmayı özledim. BEN DUALARIMIZIN BAŞINA KOYDUĞUMUZ ŞEHADETİN ŞAHİDİ OLMAYI ÖZLEDİM...

HAYDİ KALKIN AYAĞA EY ŞEHADET AŞIKLARI.. BİR DAHA GEREKİRSE KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR HAYKIRMAYA DEVAM EDELİM! BU ASRIN YİGİT SAHABELERİNİ YAŞATALIM. ÖYLE BİR ASRI YAŞATALIM Kİ ASRI SAADET MİSALİ BİR ÇAĞI UYGARLIĞA SÜRELİM...

VESSELAM...

Onlar ne mutlu türküm diyene diyenin karşısında eğilirken bizler ise ne mutlu o gariplere diyen Allah Rasulunun yolundan gideriz...

MEHMET MARDOK

Şehadet ?️

•
•
•
يسمعُك وإنّ كان رجائُك حبيسَ صدرك.

Umudun göğsüne hapsolsa da o seni duyar.

Şehadet ?️