Ümmetin Alimlerinin Filistin Çağrısı. Az önce Son Güzergah YouTube kanalımıza Cübbeli Ahmet Hoca, Fatih Kalender Hoca, Hüsameddin Vanlıoğlu Hoca ve Fatih Çıtlak hocalarımızın Filistin ve Boykot üzerine açıklamalarını yükledik. Son zamanlarda gündemimizden düşmesi üzere hepimizin izlemesi ve yayması gereken bir çekim oldu. Kardeşler bunu kendinize vazife addederek çalışmalara ortak olun Allahın izniyle.

https://ytbe.one/kh3b4A3JZiU

Herkesin şikayetçi olduğu evlilik, aile ilişkileri ve çocuk yetiştirme hususunda gerçekten muazzam bir çekim oldu. Hayatınızı, yuvanızı kurtaracak bir çekim oldu. İstifadeniz ziyade olsun.

https://ytbe.one/ZvmqmvrTA78

Uzun zamlandır televizyon dizileri ve aykırı sesler ile sürekli gündeme gelen Osmanlı ve İslam Tarihi ile alakalı en çok merak edilen ve gündemde tutulan soruları @ahmetsimsirgil hocamıza sorduk! Gerçekten buram buram tarih ve hakikat kokan bir yayın oldu Rabbim istifademizi ziyade eylesin.

https://ytbe.one/THpDxwVKENI

Sefine-i Evliya’da kaydedilen bir hadiseye göre;
“Şehzâde Abdülmecid henüz çoçukken bir hastalığa yakalanır. Doktorların tedavi-sinden sonuç alınamaması üzerine, Sultan Mahmud şehzâdeyi okuması için Kocamustafa Paşa Sünbülî Hangahı Şeyhi Rıza Efendi’yi saraya davet etmiş, şeyhin duasıyla şehzade iyileşmiştir. Şeyh Rıza Efendi yanındaki müridleriyle birlikte dergâha dönmek üzere kayığa bineceği sırada, Bezmiâlem Vâlide Sultan tarafından hazırlanan hediyeler takdim edilmiştir. Samatya iskelesine ulaşıldığı andan itibaren Şeyh Efendi karşılaştığı her ihtiyaç sahibine, hediyenin cinsine ve değerine bakmadan dağıtmaya başlamış, bu şekilde dergâha yaklaşmışlardır. Dervişlerden birisi “geride kalan şu kürk te inşallah bizedir” diye gönlünden geçirirken o esnada ortaya çıkan bir meczubun di-lenmesiyle Şeyh Efendi kürkü de ona vermiştir. Yanındakinin durumuna vâkıf olan şeyh efendi ona dönerek “evladım biz bu kapıdan çıktığımız gibi girmezsek, Allah nefesimi-zin tesirini halketmez. Bunlar geçici dünya metalarıdır. Sen saâdet-i irfâna mazhar ol-maya çalış. Böyle zînet-i dünyanın rağbetkârı olmak, insanın feyz-i manevîsine engel olur” demiştir.

İnstagramda 4 hesabımız vardı. Biri 200 bine yakın şahsi sayfam, biri 180 binlik anonim bir sohbet sayfası, biri 150 binlik Son Güzergahımızın sayfası, en sonuncusu ise 20 binlik yedek sayfam.

Her videomuz gerçekten büyük kitlelerin önüne çıkıyordu, yaptığımız tebliğ çalışmalarını sizlere sunmaya çalışıyorduk. Sayısız reklam teklifi gelmesine rağmen bir kere bile tenezzül etmedik. Müslümanların para ve ticaret ile anılmasından sıkılmıştık.

Mevlamız Hz. İbrahim’e “İnsanlara hac ibadetini duyur” dediğinde “ben her insana nasıl ulaştıracağım ey Rabbim” diye sorduğunda “Ey İbrahim senin vazifen konuşmak, duyacak olan biziz” buyurdu. Bugün vaka ortada ki kafirler bile Hac ibadetini biliyorlar.

Yani sesimizin duyması için sadece bir siteye bağlı kalmadık. Evet kitlelere ulaşmak için bulunmaz bir bilezik olabilir ama insanlar ölürken sessiz kalan, zalimlerim meclislerde alkışlanmasını paylaştığınızda bir şey demeyen şehit İsmail Haniye’yi paylaştığınızda sansür uygulayan, devletimin uyarılarını hiçe sayıp kendini devletimden üstün gören her fikre, uygulamaya karşıyım.

Beni birkaç kişi fazla görecek diye bugüne kadar anlattığım hiçbir hakikatin yalancısı olmak istemiyorum. Vallahi zerre üzülmedim. VPN ile girmeye tenezzül etmedim.

Benim vazifem konuşmak duyuracak olan Allah’tır. Şimdi Youtubeden, Wp ve Telegram kanalımızdan, Son Güzergahımızın mekanından devam edeceğiz. Yarın bunlara bir şey olursa alternatif düşüneceğiz.

Sahi Mahmud Efendiler, Sami Efendiler, Said Nursiler, Esad Efendiler, Abdurrahmanı Tağiler hangi siteyi kullanmışlardı ki Mevla seslerini cihana duyurdu.

Selamunaleyküm her ihtimale karşı iyi ki kanalımızı açmışız. Yarın nelerin bizi beklediği belli olmuyor. Bundan sonra gündeme dair, İslami meselelerimizi buradan paylaşmaya devam edeceğiz. Sizlerden ricamız bu da sizlerin üzerine vazifedir. Çevrenize kanalımızı yaymanızdır. Haydi bismillah.

Bayram müminler için bir bereket, ecir ve sevabın bol olduğu, duaların müstecab olduğu zaman dilimidir! Kurban, mevlaya bir şükür, kulluğun bir gereği ve eti değil kardeşini düşünmektir. Kestiğiniz etin en güzel tarafını kesemeyen kardeşinize verebilmektir, nefsine de bir bıçak vurabilmektir. Ancak arkadaşlar şu durumda aman ben kavurmamı yapayım, tatile gideyim, ayların yorgunluğumu atayım dersek yediğimiz afiyet değil zıkkım olur bize… Yiyeceğiz içeceğiz ama lazım olduğu için, dahası yok… Sayısz ama sayısız kardeşimizin kurban edildiği şu zaman diliminde bayramın eğlencesini, gezmesini hak etmedik! Vallahi billahi hak etmedik… Gelin bu bayramı pişmanlık için de geçirelim de belki Allah bize merhamet eder, kurbanımızın en güzel parçalarını etrafınıza, kahkahalarımızı başka zamanlara, gezip tozmalarımızı hak ettiğimiz zaman dilimine saklayalım. Tatile gideceğimiz parayı tasadduk edelim, yani azıcık kalbimizde kardeşlerimizin acısına Mevla şahit olsun. Yoksa billahi hesabını veremeyiz. Ben hizmet için Afrika’ya gitmeye niyet ettim, oradaki kardeşlerim ile vakit geçireceğim, Kurbanımı Afkanistanda sel bölgesine gönderdim oradaki kardeşlerimin acısı bir nebze mutluluk olsun diye… Siz de kurbanda bir yetimin, bir yoksulun, bir mazlumun yanında oldun! Olun ki mahşerde onlar ile beraber olasınız, yoksa dirileceğimiz o gün zalimler ile beraber olmaktan korkalım…