İlaç şirketlerinin beslemeleri sosyal medyada Canan Karatay'a linç başlatıyor akılları sıra. Ruhunu satmış çakma tıpçılar son günlerde kaya tuzuna savaş açtılar. Canan Karatay'ı hedef alarak. Karatay'ı hedef alarak bu topluma daha rahat aşı dayatacakları, daha rahat kaya tuzunu kötüleyecekleri, daha rahat "şeker yüklemesi testi" denen rezaleti dayatacakları ortamı kaybetmek istemiyorlar.

"İvermektin" denen ilaç zehirdir, bunu hep akılda tutun. Pek çok yıkıcı etkisi var ancak küreselcilerin bu ilacı pazarlamaktaki öncelikli hedef kısırlık ve "Cinsiyet Belirleme Bölgesi SRY"yi hedef alan bir ilaç olmasıdır.

Bu "İvermectin" tuzağının 3 amacı:

1- Aşı olup aşı hasarı olarak "uyuz" belirtisi ortaya çıkanlara bu ilacı "çözüm" gibi sunup aşılardan sonra bir de bu ilaçla ikinci bir hasra açarak o kişinin sağlığının daha da kötüye gitmesi ve böylece nüfus azaltmada aşılardan sonra bu zehir ilacı da devreye sokmak. Aşı olanlara bu tuzak kurulurken, aşılardan kaçanlara da "sıtma/uyuz/kanser" gibi yalanlar üzerinden ilaç tuzağı kurmak.

2- "İvermectin" denen ilaç hem aşı olanlara ikinci bir tuzak kurulurken aşılardan kaçanlara da ilaçla tuzak kurma stratejisinin arkasında nüfus azaltmaya aşılardan sonra ilaç tuzağıyla devam etmek vardır ve bu zehir ilacın kısırlık etkisi pek çok çalışmada ortaya konduğu gibi, aynı zamanda "Cinsiyet Belirleme Bölgesi SRY - Sox2 - Oct-4"ü manipüle etme özelliği de gene pek çok makalede açıkça belirtilmiştir.

3- "İvermectin" zehri küreselcilerin 2030 hedefleri gereği aşılardan sonra devreye sokacakları planlamada önemli bir yer tutmaktadır. Başta Bill Gates, DSÖ, Merc gibi yapılar olmak üzere bu ilacın halka reklam edilmesi için büyük çaba harcadıkları, kendilerinin finanse ettikleri makaleleri satın aldıkları akademisyenlere yazdırdıkları ortaya çıkmış durumdadır.

SAHTE BİLİM
Viroloji -> Küreselcilere ait
Kuantum -> Küreselcilere ait
Einstein -> Küreselcilere ait
Modern Tıp -> Küreselcilere ait
Pasteur -> Küreselcilere ait
İklim Krizi Yalanı-> Küreselcilere ait
Uzaylı Yalanı -> Küreselcilere ait
Meteor Yalanı -> Küreselcilere ait
NASA Yalanları -> Küreselcilere ait
Galileo Yalanları-> Küreselcilere ait

Bu liste uzatılabilir. Bugün eğer küreselci çeteye karşı doğru mücadele arıyorsak, küreselcilerin en zayıf tarafı olan sahte bilimlerini her zaman ve her yerde ifşa etmeliyiz, bunu her tarafa duyurmalıyız.

Son 4 yılda olup bitenleri birlikte düşünüp bağlantıyı kurun.

Ahmet Rasim Küçükusta denen modern tıpçı, Mehmet Ceyhan'ı "aşı karşıtlığını artırmak"la suçluyor. Bu Ahmet Rasim denen maskeci, mesafeci, omicroncu, ivermectinci'yi bizim tarafta sananlar henüz tam uyanamayanlar. Pirincin içindeki beyaz taşları aşı karşıtları pek göremiyor.

POTTENGER KEDİ DENEYLERİ

" 1940'lı yıllarda, Dr Francis Pottenger, işlenmiş ve doğal gıdaların arasındaki farkı gözlemleyebilmek amacı ile önemli bir deney düzenledi. 900 kedi aldı. Bu kedileri 5 gruba ayırdı. İki grubu, kedilerin yediği doğal besinlere uygun, çiğ süt ve etle besledi. Diğer üç grup, kedilerin yediği doğal besinlere uymayan, işlenmiş, pastörize edilmiş ve yoğunlaştırılmış gıdalarla beslendi. Kediler dört kuşak boyunca izlendi. Sonuçlar ilginçti : Doğal beslenmelerine uygun şekilde çiğ gıdalar ile beslenen kediler ve yavruları normal yaşam süreçlerini devam ettirdiler. Beklenenin dışında problem yaşamadılar. Doğal beslenmelerine uygun olmayan işlenmiş gıdalar ile beslenen kedilerin ilk kuşağında yaşamın ileri dönemlerinde; ikinci kuşağında yaşamın orta dönemlerinde ; üçüncü kuşağın da ise yaşamının ilk dönemlerinde kronik hastalıklar görüldü. Doğal beslenmelerine uygun olmayan gıdalar alan kediler, bu kronik hastalıklara bağlı olarak yaşamlarını yitirdiler. Bu grupta 4. kuşak izlenemedi, çünkü 3. kuşağın tamamı genç dönemde hayatlarını kaybetmiş ve yavru doğuracak kadar büyümemişti. Pottenger'in deneyinde önemli olan çiğ ya da pişmiş gıda verilmesi değil. Bu noktaya takılmayın. Burada vurgulanmasi gereken konu, kedilerin doğal beslenme şekillerine uygun ve uygun olmayan şekilde 2 ayrı tarzda beslenmeleridir.
Kedilerin neslini 4 kuşakta mahveden doğal olmayan beslenme, acaba insanların yaşamına neler yapıyor? Biz kaç kuşak sonra göreceğiz işlenmiş gıdaların zararlarını?"

Dr. Ümit Aktaş'ın İlaçsız Yaşam kitabından alıntıdır.

Biz de hatırlatıyoruz;  kötü beslenme etkileri bile nesiller boyu sürerken şimdi bir de aşıların etkilerini düşünün!

KANSER
Hayatımız boyunca kendi çevremizde kalp kanserinden ölen hiç kimseye denk gelmedik. İstedikleri kadar zorlama yöntemlerle "literatürde çok az da olsa var" desinler bunlar hikayedir. Kalp kanserinden ölen kimse yoktur ve bu her şeyi anlatır kanserde çünkü kan pH'ı 7,35/7,45 yani kanımız alkali olduğu için kalp hiçbir zaman kanser olmaz. Zaten pH 6,9'un altına düşse kanser olmasına zaman kalmadan o kişi kalp krizi geçirir. Kanserin sırrı buradadır, alkali ortamda kanser oluşmaz.