Meymun b. Mihran (radıyallahu anh) dedi ki;

"Ebû Bekr (radıyallahu anh)'a bir dava geldiğinde Allah'ın Kitabına bakar, bulamazsa Sünnetten hüküm verirdi. Eğer Sünnette bulamakta güçlük çekerse;

"Siz Rasûlullâh'ın sünnetinden bu hususta bir şey biliyor musunuz?" diye sahabelere sorardı. Sünnette de hüküm bulamazsa insanların en hayırlılarını toplar ve istişare ederdi. Onların görüşleri bir noktada toplanınca da karar verirdi."

Dârîmî (Mukaddime 20)

Fuday bin Iyad (rahimehullah) dediki

"*Allah'ın öyle kulları vardır ki beldeler onlarla hayat bulur.

Onlar Sünnet Ashabı'dır. Onlardan kim göğsüne gireni aklediyorsa işte o Allah (Azze ve Celle )'nin hizbi içerisindedir.*
El- Ibanetu's Sugrā, 129, 193 ]

فانظر رحمك الله كل من سمعت كلامه من أهل زمانك خاصة فلا تعجلن، ولا تدخلن في شيء منه حتى تسأل وتنظر . هل تكلم [ فيه أحد من ] به أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم أو أحد من العلماء؟ فإن وجدت فيه أثرا عنهم فتمسك به، ولا تجاوزه لشيء، ولا تختر عليه شيئا فتسقط في النار

Allah sana rahmet etsin. (Özellikle de) kendi zamanında sözünü işittiğin her kimseye bir bak, acele etme! Şunu sorgulayıp düşünmedikçe bu sözlerden hiçbirini kabul etme! Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashâbı(ndan ya da âlimlerden biri bu konu hakkında) konuştular mı? Eğer o konu hakkında onlardan gelen bir eser bulursan ona sımsıkı yapış. Herhangi bir sebepten dolayı onu aşma. Hiçbir şeyi ona tercih etme. Sonra ateşe düşersin !

[Şerhus Sünne , Berbehari 8]

*Ibn Abbas (r.a) şöyle diyor:

Nuh (Aleyhisselam) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmiştir. Şöyle ki: Vedd adındaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti. Süva' adındaki put Hüzeyl'in idi. Yeğüs adındaki put Murad kabilesine aitti. Sonra Benu Gutayf'ın oldu, Sebe'ye yakın Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan'a aitti. Nesr, Himyer'in, Al-i Zi'l-Kela'ın idi. Bu put isimleri aslında Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Şeytan bu salihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı: "Salih kişilerinizin oturmuş oldukları yerlere (onların hatırasına dikitler dikin ve bunlara onların isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidayette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapınmaya başladılar."*

Buhari, Tefsir, Nuh 1

İlim ehlinin mezhebi şudur:

Allah Subhanehu ve Teâlâ semalarının
yukarısında Arş’ının üzerindedir.

İlmi ise her şeyi kapsamıştır.
O’nun ilmi yüce göklerde yarattığı her şeyi, yedi kat yerin içerisindeki, bu ikisinin arasındaki ve yerin altındaki her şeyi kuşatmıştır.

Gizliyi ve ondan gizlisini bilir. Gözlerin hainliğini ve göğüslerin sakladığını bilir. Hatıra geleni ve içten geçeni
bilir.

Nefislerin fısıldadığını bilir. İşitir ve görür. Allah Azze ve Celle’den göklerde, yerlerde ve ikisinin arasında bulunanlar içerisinde zerre ağırlığında bir şey gizli kalmaz.

O bunların her birini ihata etmiştir. O Subhanehu Arş’ının üzerindedir. Yücedir, En Yücedir O. Kulların amelleri,kendisi o amelleri onları gece
ve gündüz yükselten meleklerden daha iyi bildiği halde  O’na yükseltilir. 

(Acurri; eş-Şeria, no;45)

الْعَوَّامِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، مِثْلَ حَدِيثٍ قَبْلَهُ، قَالَ: (( يَحْمِلُ هَذَا الْعِلْمَ مِنْ كُلِّ خَلَفٍ عُدُولُهُ. يَتَّقُونَ عَنْهُ تَحْرِيفَ الْغَالِينَ وَانْتِحَالَ الْمُبْطِلِينَ وَتَأْوِيلَ الْجَاهِلِينَ))

Muaz b. Cebel, radıyallahu anh şöyle dedi: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bu ilim, adalet sahibi gelecek nesiller tarafından taşınacaktır. Ama çıkarcıların tahrifleri, vasıfsız adamların bilgi hırsızlıkları ve cahillerin tevilleri bu ilmin sonunu getirecek."

Şerefû Ashâbı'l Hadis 13

Abdurrahman el-Evzai şöyle derdi:

‎مَنْ سَتَرَ عَنَّا بِدْعَتَهُ لَمْ تُخْفِ عَلَيْنَا أُلْفَتُهُ

"Bid'atini bizden gizleyen, kaynaştığı dostlarını bizden gizleyemez."

İbn Batta, el-Ibane el-Kubra, 2/452

İbnu'l Mübarek (رحمه الله) dedi ki;

"Kelam ile meşgul olan zındıklaşır."

[İbn Batta El-İbânetu's Suğra, 162/109]

Resulullah (sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurmuştur ki:

"Yanında adım zikrolunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün

(Tirmizi, Daavat, 100; Ahmed b. Hanbel, II/254)

**لَا يَصح لأحد تَوْحِيدٌ.

قال محمد بن إِسْمَاعِيل التِّرْمِذِيّ سَمِعت الْمُزنِيّ يَقُول:  لَا يَصح لأحد تَوْحِيدٌ حَتَّى يعلم أَن الله على الْعَرْش بصفاته،  قلت: مثل أَي شَيْء؟ قَالَ: سميع بَصِير عليم قدير. أخرجه ابْن مَنْدَه فِي تَارِيخه.

Muhammed ibn İsmâîl et-Tirmizî rahimehullah dedi ki; el-Muzenî'nin şöyle dediğini işittim;

Allah'ın, sıfâtları ile Arş'ın üzerinde olduğunu bilmedikçe hiç kimsenin Tevhîd akîdesi sahîh değildir." Dedim ki; "Misal olarak hangi sıfâtlar?" Dedi ki; "Allah'ın işiten, gören, bilen ve herşeye gücü yeten olduğunu bilmesi gibi."

İbn Mende, Târîh'inde tahrîc etmiştir.

Târîhu'l-İslâm, 20/67'de İbn Mende'den nakletmiştir.**