Muğire (r.a) şöyle demiştir: "Güzel bir hål üzere yaşayan adamın biri, bir günah işleyince arkadaşları onu terk etti. Bu durum İbrahim'e ulaştığında, "Hemen ona yetişin! Ona nasihat edin, onu bırakmayın!" dedi.

(İbn Ebi Şeybe, Musannef, 4/232-233)

Serî es-Sakatî (rh.) şöyle demiştir: "Kendisinde beş hasleti taşıyan, cesur bir kahramandır: Allah'ın emri doğrultusunda hile olmadan istikamet, dalgınlık olmadan mücâhede, gaflet olmadan uyanıklık, riya olmadan, açık ve gizli murâkabe ile hazırlıklı olarak ölümü beklemek."

[Hilyetu'l-Evliya, 10/117]

"Kaybettiğin yerde bekleme, güçsüzler öyle yapar.
Sana kapanan kapıyı bir daha çalma,
Kapanan kapıyı acizler çalar.
Unutma ki bu aşağılık dünyadasın;
Kötülüğü baştacı edip iyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Şunu iyi bil ki; şeytan da kutsal kitaplardan örnekler verebilir...

Ve cehennem şimdi boş, şeytanların hepsi burada
Her düşünceni dile getirme,
Sana yakışmayan hiçbir düşünceyi hayata geçirme.
Samimi ol fakat basit davranma.
Huzur ancak gökyüzünde vardır
Biz ise yeryüzündeyiz.
Utan ey çağ! Soylu insan yetiştiremez oldun.

Arama boşuna bulunmak istemeyeni.
İnsanlar göründükleri gibi olmalıdır,
Eğer değillerse…
Hiç görünmesinler daha iyi.
Öğret bana nasıl unutulur düşünmek?
Oysa benim ruhumda savaş var.
Durmadan ölüyor içimdeki insanlar.
Boğ kendini yüreğim; dilimi tutmam gerek…"

#alıntı

Müslüman, bir ağaç diker, o ağaçtan insan, hayvan veya kuş istifade ederse bu, kıyamet gününe kadar o kimse için sadaka olur. - Müslim, Müsâkât, 10.

Kim işlediği hayrı şöhret kazanmak için halka duyurursa, Allah onun gizli işlerini duyurur. Kim de işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına gösterirse, Allah da onun riyakârlığını açığa vurur. - Buharî, Rikak, 36 , Ahkâm, 9

Eğer toplanıp seferber olmazsanız Allah sizi elem veren bir azapla cezalandırır, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O’na zerrece zarar veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter.

Tevbe suresi 39.ayet tefsiri

Enes ibn. Malik r.a rivayetle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Hiçbiriniz başına bir sıkıntı geldi diye ölmeyi istemesin. Ölümü mutlaka istemek zorunda kalırsa şöyle desin:'Allah'ım benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat,hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür.'

Muhtelif mezheplere mensup alimler şöyle demişlerdir: Gördüğü maddi bir zarar yüzünden ölümü istemek yasaklanmıştır.Ama zamanın kötüye gitmesi gibi bir sebeple dinine zarar geleceginden korkan birinin ölmeyi istemesi mekrûh değildir.

Buhari,Merda 19,nr.5671 ve Müslimde geçiyor (İmam Nevevi,El Ezkar)

قال شيخ الإسلام ابن تيمية:

الإنسان لا يزال يطلب العلم والإيمان. فإذا تبين له من العلم ما كان خافياً عليه اتبعه. وليس هذا مذبذباً. بل هذا مهتدٍ زاده الله هدى.

[ مجموع الفتاوى ٢٢ / ٢٥٥ ]

Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye (rh) şöyle demiştir:

“İnsan sürekli ilim ve iman talep etmeye devam eder. Ve ilimden, kendisine (daha önce) gizli kalmış bir şey açıklığa kavuşunca ona tabi olur. Böyle birisi ise (şek ve şüphe içerisinde münafıklar gibi) tereddüt eden birisi (gibi) sayılmaz. Bilakis o, hidayet üzerinde olan ve Allâh'ın hidayetini artırdığı bir kişidir.”

(Mecmû'u-l Fetâvâ, 22/255)

Ashab'tan Ma'kıl İbn Yesar el-Müzeni şöyle dedi: Ben Ebu Bekir (r.a) ile birlikte Resûlullah'ın (s.a.v) yanına gitmiştim. Allah Resulü ona: "Ey Ebubekir! Sizin aranızda şirk, karıncanın yürüyüşünden daha gizli bir şekilde hareket eder." buyurdu Bunun üzerine…

Hayatın herhangi bir alanında başardığımız zaferlerin Allah'a (a.c) ait olduğunu kabul etmek çok önemlidir.Eğer işinizde başarılıysanız, eğer eğitiminizde başarılıysanız,aile konusunda başarmışsanız,bir davetçi olarak başarılı olmuşsanız, bir imam ya da âlim olarak başarılı olmuşsanız,bu başarıyı birine atfetmeli, O'na ait olduğunu kabul etmelisiniz ki O, Allah azze ve celle'dir. "Bu (malın) bana verilmesi bende olan bir ilimden dolayıdır."(Kasas,78) diyen Karun gibi olmayın. Ben bu malı bende olan (ticari) ilimle kendi becerim sayesinde kazandım (demeyin).

[Enver el Evlakî
Rasûlullah (s.a.v) Hayatı,syf.550]